YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/11511
KARAR NO : 2012/6230
KARAR TARİHİ : 16.04.2012
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davalı …’nın tüm, davacının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan davacının maddi ve manevi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, 10.737,47 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İlke olarak iş kazası veya meslek hastalığı sonucu sürekli işgöremezliğe uğrayan sigortalının veya ölümü halinde hak sahiplerinin maddi zararı hesaplanırken öncelikle tazminat hesabını doğrudan etkileyecek olan sigortalının gerçek ücretinin açıkça saptanması gerekmektedir. Gerçek ücret, işçinin kıdemi, yaptığı işin özelliği ve niteliğine göre işçiye ödenmesi gereken ücrettir. Gerçek ücretin saptanmasında işyeri kayıtları, ücret bordroları araştırılmalı, bordrolardan ücretin saptanamaması durumunda işçinin yaşı, kıdemi, mesleki durumu, emsal işçilerin aldığı ücret gözönünde tutulmalı, gerekirse meslek kuruluşu ve odalardan durum sorularak gerçek ücret saptanmalıdır.
Davacının kaza tarihi ve sonrasında davalı işyerinde çalışmaya devam ettiği saptanır ise işyerinden imzalı ücret bordroları getirtilerek bilinen ücretlere göre hesap yapılması gerekir.
İşyerinde toplu iş sözleşmesi uygulanıp uygulanmadığı ve uygulanmakta ise sigortalının sendika üyesi olarak veya dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanıp yararlanmadığı belirlenmeli. Olay tarihinden hüküm tarihine kadar işyerinde uygulanmakta olan tüm toplu iş sözleşmeleri getirtilerek tazminatın belirlenmesinde esas alınmalıdır.
Öte yandan, hükme esas alınacak hesap raporunun açıklayıcı ve Yargıtay denetimine elverişli olması gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.
Somut olayda, davacının iş kazasının meydana geldiği tarihte ve sonrasında davalı işyerinde çalışmaya devam ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının davalı işyerinde iş kazasının olduğu tarihten itibaren almakta olduğu ücretleri gösteren (toplu iş sözleşmesi ile getirilen ikramiye ve benzeri yan ödemeleri de gösterir biçimde) ücret tediye belgelerinin tamamı getirtilerek bilinen ücretler üzerinden hesap raporu alınması gerekirken 2010 yılının Haziran-Aralık dönemlerine ait ücret tediye belgelerinin getirtilmediği, toplu iş sözleşmelerinin dosyada bulunmadığı, bilinen dönemin hesabın yapıldığı yıla göre 31.12.2010 tarihi kabul edilmesi gerekirken hatalı bir biçimde 14.6.2010 olarak kabul edildiği, öte yandan hükme esas alınacak hesap raporunun ücret yönünden açıklayıcı ve Yargıtay denetimine elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.
Kabule göre, davacının karşılanmayan sonuç zararı 20.049,18 TL olduğu halde hatalı hesaplama sonucunda 10.737,47 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesi de doğru değildir.
Yapılacak iş, davalı işyerinden toplu iş sözleşmeleri ile imzalı ücret bordrolarının tamamını (toplu iş sözleşmesinden doğan ikramiye vb.yan ödemelere ilişkin ayrı bir bordo düzenlenmekte ise bunlar da dahil) getirtmek, hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan veriler (asgari ücretteki artışlar veya toplu iş sözleşmesinin getirdiği olanaklar) göz önünde tutularak bilinen ücretler üzerinden ve toplu iş sözleşmesi hükümlerini nazara alarak açıklayıcı ve Yargıtay denetimine elverişli yeni bir hesap raporu almak, hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan verilere göre hesaplanan peşin sermaye değeri Kurumdan sorularak bildirilen miktar hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan veriler nazara alınarak hesaplanan tazminattan indirilmek ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davalıya yükletilmesine 16/04/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.