Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2010/10753 E. 2012/6464 K. 18.04.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/10753
KARAR NO : 2012/6464
KARAR TARİHİ : 18.04.2012

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Davacı, davalılara ait ev işyerinde 01/09/1999-30/08/2003 tarihleri arasında hizmet akdiyle çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacının 01/12/1999-30/08/2003 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmiş ise de bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup usul ve yasaya aykırıdır.
Gerçekten; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir.Bu tür hizmet tespitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği için özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi Yargıtay’ın yerleşmiş içtihadı gereğidir.Bu nedenle bu tür davalarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek fiili çalışmaya dayalı sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir.
Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Mahkemece istek tanık beyanlarına dayanılarak kısmen hüküm altına alınmıştır.İfadeleri hükme esas alınan tanıklar davacıyla birlikte çalışan kişiler olmadığı gibi aynı çevrede benzer işi yapan başka işverenlerin çalıştırdığı kimseler de değildir.Bu bakımdan tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut olgulara dayanmayıp soyut düzeyde kalmaktadır.

Bu tür hizmet tespitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın giderek yerleşmiş içtihadı gereği zorunludur.
O halde yapılacak iş; hizmet tespiti istenen yerin ev olduğu dikkate alınarak zabıta marifetiyle belirlenecek bu eve komşu bina sakinleri veya yakın işyerlerinde tespiti istenen döneme ilişkin bu yeri bilen ve tanıyanları dinlemek ve fiili çalışma olgusunun olup olmadığını hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlemekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden …Tiyatro Ve Prod. Fot Paz San Ve Tic Ltd Şti., … ve …’ye iadesine, 18/04/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.