Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2010/1049 E. 2011/3551 K. 14.04.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/1049
KARAR NO : 2011/3551
KARAR TARİHİ : 14.04.2011

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı-karşı davalı; maaşının iptal işleminin iptali ile borçlu olmadığının tespitine,
Davalı karşı davacı; itirazın iptali, takibin devamına, %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin davacının davasının kabulüne, davalı karşı davacının davasının reddine karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının eşinden dolayı yarım aylık oğlundan dolayı tam aylık alması gerekirken eşinden dolayı tam aylık aldığı gerekçesiyle davalı Kurumca yersiz ödeme nedeniyle borç çıkarılması nedeniyle Kuruma borçlu olmadığının tesbiti ile haciz korkusu ile ödemek zorunda kaldığı 1.000,00TL’nin iadesi istemine ilişkindir.
Davacı Kurum tarafından yapılan davacının yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına ilişkin açılan dava bu dosya ile birleştirilmiş,davacı vekili davacının Kuruma yatırdığı 1.000,00TL’nin iadesine yönelik talebini atiye terk etmiştir.
Mahkemece, davacının isteminin kabulü ile,borçlu olmadığının tesbitine,istirdat istemi atiye terk edildiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,birleşen dosyada davacı Kurumun davasının reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının oğlunun 26.07.1995 tarihinde iş kazası sonucu ölümü nedeniyle davacıya iş kazası sigorta kolundan ölüm geliri bağlandığı,daha sonra davacının eşinin ölümü üzerine 17.01.2006 tarihinde eşinden ölüm aylığı talebinde bulunduğu, davacıya 21.01.2006 tarihinden itibaren de eşinden ölüm aylığı bağlandığı, Kurumun 19.07.2007 tarihli yazısı ile davacının eşinden dolayı yarım aylık ,oğlundan dolayı tam aylık bağlanması gerekirken eşinden dolayı tam aylık bağlandığından 21.01.2006-20.12.2006 tarihleri arasında yapılan yersiz ödeme nedeniyle 2.322,07 TL borç çıkartıldığı anlaşılmaktadır.
01.10.2008 tarihi itibariyle yürürlükten kalkan 506 sayılı Yasanın 121/2. maddesinde yanlış ve yersiz ödendiği anlaşılan her türlü gelir, aylık ve sigorta yardımlarının 84. maddenin son fıkrası saklı kalmak kaydıyla ilgililerin sonraki her çeşit istihkaklarından kesilmek suretiyle geri alınacağı, Kurumun genel hükümlere göre takip hakkının saklı olduğu bildirilmiştir.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa’nın 96. maddesinde; “Kurum’ca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu kanun kapsamındaki her türlü ödemelerin;a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,b) Kurum’un hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, üç aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurum’dan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edileceği, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri Alınacağı, alacakların yersiz ödemelere mahsubunun en eski borçtan başlanarak borç aslına yapılacağı, kanunî faizin kalan borca uygulanacağı bu hüküm ilgili hak sahiplerinin muvafakat etmeleri kaydıyla, aynı dosyadan diğer bir hak sahibine yapılan yersiz ödemelere mahsubunda da uygulanacağı, yersiz ödemenin gelir ve aylıklardan kesilmesinde, kesintinin başlayacağı ödeme dönemi başı itibarıyla kanunî faizi ile birlikte hesaplanan borç tutarı, gelir ve aylıktan % 25 oranında kesilmek suretiyle uygulanacağı, yersiz ödemelerin tespiti ile geri alınmasına ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esasların, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği” bildirilmiştir.
Konuya ilişkin 5510 sayılı Yasa öncesi mevzuata bakıldığında, 506 sayılı Yasanın “Yersiz ve yanlış ödemelerin tahsili”ni düzenleyen 121. maddesinde yersiz ödeme halinde iade yükümünün kapsamını belirleyen bir düzenleme bulunmadığı gibi, anılan Yasa içeriğinde konuyu düzenleyen başka bir düzenlemenin de yer almadığı görülmektedir. 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi ile 506 sayılı Yasada yer almayan yeni bir düzenleme getirilmiş, sebepsiz zenginleşmenin sigortalının kasıtlı kusurlu davranışından veya Kurumun hatalı işleminden kaynaklanmasına bağlı olarak istirdadı mümkün ödeme miktarları belirlenmiştir. Kapsam belirlendikten sonra, ilgilinin Kurumdan alacağı yoksa geri alma işleminin genel hükümlere göre yapılacağı öngörülmüştür. 5510 sayılı Yasanın geçici maddelerinde ise, yersiz ödemelerin tahsili konusunda önceki hükümlerin uygulanması gereğini öngören herhangi bir kural yer almamaktadır.
Belirtilen nedenlerle; 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi hükmünün, Kurumun yersiz ödemeden kaynaklanan alacakları konusunda süren uyuşmazlıklara uygulanması gerekmektedir.
HGK.’nun 06.04.2011 günlü, 2010/21-726 E, 2011/68 K., 15.06.2011 günlü, 2011/21-362 E., 2011/409 K., 06.07.2011 günlü, 2011/21-402 E., 2011/472 K. Sayılı kararları da bu yöndedir.
Somut olayda; gerek 506 sayılı gerekse 5510 sayılı Yasa’nın 96. maddesinde, Kurum’un kusurlu olduğu işlemler sonucu yapılan yersiz ödemelerin ve yersiz ödemeden faydalananın iyi niyetli olması hallerinde yapılan fuzuli ödemelerin geri alınamayacağına dair bir düzenleme bulunmaması karşısında, mahkemece sebepsiz zenginleşme hiç olmasa idi davacının bulunduğu durumdan daha kötü duruma düşeceği anlaşıldığından Borçlar Kanunun 63. maddesi gerekçe gösterilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş; davaya konu istem ile ilgili sigortalı ve hak sahipleri yararına hükümler içeren 5510 sayılı Yasa’nın 96. maddesi doğrultusunda inceleme yapmak davacının davalı Kuruma iade ile sorumlu olduğu yersiz ödeme ve faiz miktarını belirleyip çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.
Mahkemece açıklanan doğrultuda işlem yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.