Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2010/10421 E. 2010/12733 K. 20.12.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/10421
KARAR NO : 2010/12733
KARAR TARİHİ : 20.12.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Davacı, davalı işveren nezdinde 1989-Nisan-1998 Eylül tarihleri arası çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacıvekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R
Davacı , davalı şirkete ait Otel Diamont iş yerinde temizlikçi, kat görevlisi, bekçi olarak Nisan 1989-Eylül 1998 tarihleri arasında sürekli çalıştığını ileri sürerek bildirilmeyen sürelerin tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davacının davalı şirkete ait işyerinde 01.07.1990-30.09.1990 tarihleri arasında 90 gün, 01.02.1996-31.08.1996 tarihleri arasında davalı Kurumca bildirilen 210 günlük çalışması dışında başkaca çalışmasının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairemizce eksik araştırma yapılarak sonuca gidildiği gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyulduğu halde bozma kararının gerekleri yerine getirtilmemiş, davacının Nisan 1989-30.09.1989 tarihleri arasındaki çalışmalarının dava dışı …’e ait 84326.09 işyeri nolu otel işletmesinde geçtiği ve bu döneme ilişkin istemin hak düşürücü süreye uğradığı, davalı şirkete ait 97654.09 işyeri nolu aynı otel işletmesinde geçen çalışmalarının ise Kuruma bildirilen kadar olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının, işyerindeki çalışmaları işe giriş bildirgelerine, aylık ve üç aylık bordrolara dayanılarak Kuruma kısmi olarak bildirilmiş ve bildirime uygun olarak da primleri ödenmiştir. Öte yandan işe giriş bildirgesi ve bordrolar davacı çalışmalarının işyerinde kesintili geçtiğinin karinesidir. Karinenin tersinin ise eşdeğerdeki belgelerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez. Bu gibi durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesinde bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında; resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması, salt, bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması, inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordroları, tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken işverenler tarafından Kuruma bildirilen komşu işyerleri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kimi diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının 10.05.1989-20.09.1989 tarihleri arasında ..84326 sicil numaralı … tarafından işletilen Diamont Otel işyerinden, 01.07.1990-30.09.1990 tarihleri arasında davalı şirketin işlettiği … Otel işyerinden ,çalışmalarının kısmi olarak bildirildiği, ATK. raporunda 10.05.1989 tarihli giriş bildirgesindeki imzanın davanını eli ürünü olup olmadığının belirlenemediği, 03.07.1990 tarihli bildirgedeki imzanın ise davacının eli ürünü olmadığının bildirildiği, (SSK)SGK kayıtlarında Diamont Otelin 01.04.1988-20.09.1989 tarihleri arasında … tarafından 28.06.1990 tarihinden itibaren davalı şirket tarafından işletilmeye başlandığı bildirilerek bir kısım dönem bordrolarının gönderilmiş olduğu, yapılan emniyet araştırmasında ise söz konusu otelin ruhsatının … tarafından alındıktan sonra kimin tarafından işletildiğinin kayden tesbit edilemediği, yapılan soruşturmada otelin halen faal olup işletmeciliğini Cengizhan Sümer’in yaptığının bildirildiği, tanıklarında tüm tesbite konu dönemde davalı işyerinde veya komşu işyerlerinde çalışan kayıtlı tanıklar olmadığı, bilirkişi raporunun da yeterli olmadığı mahkemece … ile davalı şirket arasında nasıl bir hukuki ilişki olduğu açıklığa kavuşturulmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasanın 82. Maddesinde sigortalıların çalıştırıldığı işyerinin devredilmesi veya intikal etmesi halinde eski işverenin Kuruma olan sigorta primi ile gecikme zammı ve faiz borçlarından aynı zamanda yeni işvereninde müteselsilen sorumlu olacağı, 4857 sayılı Yasanın 6. Maddesine işyeri veya işyerinin bir bölümünün hukuki bir işleme dayalı olarak başka bir işverene devredildiğinde devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcud olan iş sözleşmelerinin bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçeceği bildirilmiştir.
Bu durumda davacının Nisan 1989 tarihinden davalı şirketin işyerini çalıştırmaya başladığı 28.06.1990 tarihine kadar işyerinde kesintisiz olarak çalışıp çalışmadığının ve dava dışı … ile davalı şirket arasındaki hukuki ilişkinin belirlenmesi önem kazanmaktadır. Yapılacak iş, öncelikle 84326.09 ve 97654.09 nolu işyerleri tarafından Nisan 1989-Eylül 1998 tarihleri arasındaki tüm dönem bordrolarını getirtmek ve bordrolarda yer alan adresleri tespit edebilen kişilerin tanık olarak beyanlarına başvurmak, davacının Nisan 1989-28.06.1990 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığının belirlenmesi halinde 10.05.1989 tarihli bildirgedeki imzanın davacıya ait olup olmadığının belirlenemediği, 03.07.1990 tarihli bildirgedeki imzanın davacıya ait olmadığı da gözetilerek hak düşürücü sürenin somut olayda gerçekleşmeyeceği de nazara alınarak dava dışı işveren … ile davalı Şirket arasındaki hukuki ilişki de açık olarak belirlenip ortaya konularak dava konusu dönemde otelin çalıştıranları , kapsamı kapasitesi, çalışanların sayısı,yılın hangi aylarında faaliyet gösterdiği, otelin kaç odası olduğu, otel çalışanları da emniyetten sorulup,bozma kararında belirtildiği şekilde komşu işyeri olan otel,pansiyon,alış veriş merkezi gibi yerlerde çalışan veya bu gibi yerleri çalıştıran kayıtlara geçmiş tanıkları tesbit edip dinlemek,gerekirse mahallinde keşif yapılıp otelin faaliyette olduğu dönemdeki hizmetin kaç kişi tarafından yapıldığı, bildirlen kişilerle bu hizmetin yapılıp yapılamayacağı, otelin sadece yaz aylarında çalıştığı takdirde, temizlik, oda bakımı gibi hizmetlerin kimin tarafından yürütüldüğü , davacı ve eşi otelde ikamet ediyorlarsa ne sebeple otelde yatıp kalktıkları, bekçi olarak çalışanın davacının eşi olup olmadığı, otelin açık olduğu dönemlerde davacıya oda hizmetlerinin yürütülmesi gibi bir görev verilip verilmediği, davacının çalıştığı dönemin bulunması halinde her yıl kaç gün , tüm çalışmalarının ne kadar olduğu açıklığa kavuşturulup sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 20.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.