Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2010/10047 E. 2012/5233 K. 05.04.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/10047
KARAR NO : 2012/5233
KARAR TARİHİ : 05.04.2012

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 1.1.1996-31.1.1999 tarihleri arasında geçen ve kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının 01.01.1996-31.01.1999 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının davalı işyerinde geçen 01.01.1996-14.04.1998 tarihleri arasındaki çalışmalarının hakdüşürücü süre nedeniyle reddine,15.04.1998-31.01.1999 tarihleri arasında geçen ve Kuruma bildirilmeyen 210 günlük çalışmasının tespitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesi bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlarına geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda, davacının çalışmalarının bildirildiği 12467 nolu işyerine ait dönem bordroları getirtilmeden, davacı ile aynı işyerinde çalışmış ve işverenin bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş bordro tanıkları ya da komşu işverenlerin bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanları, yoksa işyeri sahipleri yöntemince araştırılıp dinlenmeden, birisi davacının aleyhine beyanda bulunan diğerinin ismi bordroda yer almayan yetersiz tanık beyanları ile sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş; davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınarak, davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlarına geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarını yoksa işyeri sahiplerini tespit edip beyanlarına başvurmak, davacının davalıya ait işyerinde çalıştığı süreyi kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit etmek ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 05/04/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.