Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2009/9760 E. 2010/11885 K. 02.12.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/9760
KARAR NO : 2010/11885
KARAR TARİHİ : 02.12.2010

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacılar iş kazası sonucu malüliyetten doğan manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 435/2 maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara,toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere, temyiz edenin sıfatına göre davalılar … A.Ş. ile …’ın aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava oğlunun geçirdiği iş kazası sonucu % 34,2 oranında iş göremez duruma gelmesi nedeniyle davacı baba …’ nın manevi tazminat istemi ile kazalı sigortalı …’ın maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanununun 47. maddesine göre manevi tazminat isteme hakkı doğrudan doğruya cismani zarara uğrayan kişiye aittir. Yansıma yoluyla aynı eylem nedeniyle manevi üzüntü duyanlar manevi tazminat isteyemezler. Ancak cismani zarar kavramına (B.K.46 ve 47) ruhsal bütünlüğün ihlali sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin girdiği bu maddelerde sadece maddi sağlık bütünlüğünün değil ruhsal ve sinirsel bütünlüğünde korunduğu ögretide ve Yargıtay kararlarında kabul edilmektedir.Öyleyse bir kişinin cismani zarara uğraması durumunda, onun (ana. baba. karı. koca gibi) çok yakınlarından birininde aynı eylem nedeniyle ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğü ağır şekilde bozulmuşsa (örneğin eyleme uğrayan yakın kişi %100 işgöremez duruma gelmişse) onlarında manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmelidir. Bu durumda olanların zararları ile haksız eylem arasında uygun illiyet bağı mevcut olduğundan yansıma yoluyla değil, doğrudan zarara uğrama sözkonusudur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.4.1995 gün ve 1995/ 11-122,1995/430 23.9.1987 gün ve E.1987/9-183 K.1987/655 sayılı kararları da aynı esaslara dayanmaktadır.
Somut olayda, 25.7.1999 tarihinde 16 yaşında olan davacı …’ın oğlu sigortalı davacı … ‘un geçirdiği işkazası sonucu %34,2 . oranında işgöremezliğe uğradığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. İşgöremezlik oranı ve diğer kanıtlara göre sigortalı davacı … ağır bir cismani zarara uğramamıştır. Hal böyle olunca davacı babanın ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğünün ağır bir şekilde bozulduğunu söylemek mümkün değildir.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular nedeniyle olayda uygun illiyet ve hukuka aykırılık bağı koşulları oluşmadığından davacı baba ve onun ölümü ile davaya devam eden mirasçıların manevi tazminat isteminin reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde davalılar … A.Ş. Ile …’ın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 02.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.