Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2009/9492 E. 2010/7431 K. 24.06.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/9492
KARAR NO : 2010/7431
KARAR TARİHİ : 24.06.2010

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı,dava dışı …’e yersiz ödenen yaşlılık aylığı ve ölüm aylığı sebebiyle oluşan maddi zararın yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R
1-Doyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.
2-Dava davacı Vakfın davalı SGK Başkanlığı tarafından dava dışı …’in 506 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılık süresinin eksik bildirilmesi şeklinde cereyan eden kusurlu eylemi sonucu Hanifi Korkarer’e yersiz olarak ödenen yaşlılık aylığı ile …’in hak sahiplerine ödenen ölüm aylığı nedeniyle oluşan maddi zararının herbir ödeme tarihinden itibaren işleyecek değişken oranlardaki yasal faiziyle birlikte davalı SGK Başkanlığından tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece yersiz ödenen aylıklar nedeniyle oluşan 23.395.19-TL maddi zararın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden sigortalı …’in davalı SGK’na başvurarak 2829 sayılı Yasa gereğince hizmet birleştirilmesi yapılmak suretiyle yaşlılık aylığı bağlanmasını talep ettiği, ancak davalı Kurumca sigortalının son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde en fazla hizmetinin davacı Vakıfta geçtiği gerekçesiyle talebinin reddedilmesi üzerine sigortalının davacı Vakfa müracaat ettiği, davacı Vakıf tarafından sigortalının davalı Kurumda geçen hizmet süresi sorulduğunda sigortalının 506 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı hizmeti 1280 gün olduğu halde davalı Kurumca 574 gün olarak bildirildiği, davacı Vakfın bu bildirimi esas alarak sigortalıya yaşlılık aylığı, ölümü üzerine de hak sahiplerine ölüm aylığı ödediği ve sağlık giderleri yapıldığı, sonradan gerçeğin öğrenilmesi üzerine davacı Vakfın 1.12.2005 tarihi itibariyle ölüm aylıklarını kesip 21.11.2005 tarihli yazı ile davalı Kurumun kusurlu eylemi sonucu yaptığı yersiz ödemeler nedeniyle oluşan 23.343.83-TL maddi zararı ile bu parayı yersiz olarak ödememesi halinde asgari olarak yasal faiz ile değerlendirilebileceğini gözeterek faiz gelirinden mahrum kalması nedeniyle 39.014.40-TL’lık maddi zararının ödenmesini talep ettiği, davalı Kurumca 6.1.2006 tarihli yazı ile talebinin reddedilmesi üzerine bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı Borçlar Kanununun 41. maddesi olup tazminat hukuku açısından bir eylemin hukuka aykırı sayılabilmesi için kasta dayanması ve suç niteliği taşıması zorunluluğu yoktur. İhmali bir davranış veya gösterilen “özensizlik” dahi, hukuka aykırı ve sorumluluğu gerektiren bir eylem niteliğindedir.
Somut olayda davalı Kurum elemanınca özensiz davranılmak suretiyle sigortalının hizmet süresinin hatalı bildirilmesi sonucu davacı Vakfın sigortalıya yersiz ödeme yapılmak suretiyle yaptığı ödeme, ve bu ödemeleri yapmaması halinde Vakfın yersiz ödenen miktardaki parayı asgari olarak yasal faiz ile değerlendirebileceğininden oluşan faiz zararı nedeniyle maddi zarara uğradığı açıktır. Ne var ki davacı Vakıf davalı Kuruma yazdığı 21.11.2005 tarihli yazıda yersiz ödeme ve faizden yoksun kalma sonucu oluşan maddi zararını talep ettiği halde dava dilekçesinde yalnızca yersiz ödediği miktarı talep ettiği faiz yoksunluğu nedeniyle oluşan zararını talep etmediği ancak faiz yoksunluğu nedeniyle oluşan maddi zararını açabileceği ayrı bir dava ile isteyebileceği açıktır.
Uyuşmazlık bu davada talep edilen yersiz ödenen miktara hangi tarihten itibaren faiz yürütülmesi gerektiği noktasındadır.
Davacı Vakıf davalı Kuruma yazdığı 21.11.2005 tarihli yazı ile yersiz ödediği miktarı talep ettiğinden davalı Kurumun yersiz ödeme nedeniyle oluşan maddi zarar yönünden bu yazının kendisine ulaştığı tarih itibariyle temerrüde düştüğünün kabulü gerekir.
Yapılacak iş; 21.11.2005 tarihli yazının davalı Kuruma ulaştığı tarihi belirleyip hüküm altına alınan maddi tazminat alacağına o tarihten itibaren faiz yürütülmesine karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin hüküm altına alınan maddi tazminat alacağına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmüş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı Vakfın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 24.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.