Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2009/9168 E. 2010/9642 K. 11.10.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/9168
KARAR NO : 2010/9642
KARAR TARİHİ : 11.10.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R
Davacı, davalı şirkete ait ait işyerinde yaralanması ile sonuçlanan ve iş kazası olduğunu iddia ettiği zararlandırıcı olay nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararlarının hüküm altına alınmasını talep etmişler,
Mahkemece davalılar …ve … hakındaki davanın reddi ile diğer davalılar hakkında açılan davanın kısımen kabulüne karar verilmiş ise de bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.
3308 sayılı Çıraklık ve Mesleki Eğitim Kanunu’nun 18. maddesinde yirmi ve daha fazla personel çalıştıran işletmelerin, çalıştırdıkları personel sayısının yüzde beşinden az yüzde onundan fazla olmamak üzere mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumu öğrencilerine beceri eğitimi yaptıracağı, 25. maddesinde aday çırak, çırak ve öğrencilerin eğitimi sırasında işverenin kusuru halinde meydana gelecek iş kazaları ve meslek hastalıklarından işverenin sorumlu olduğu, aday çırak, çırak ve işletmelerde mesleki eğitim gören öğrencilere sözleşmenin akdedilmesi ile 506 sayılı Yasa’nın iş kazaları ve meslek hastalıkları ile hastalık sigortaları hükümlerinin uygulanacağı, sigorta primlerinin Milli Eğitim Bakanlığınının Bütçesine konulan ödenekten karşılanacağı, aday çırak, çırak ve işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler hakkında 506 sayılı Yasa’nın 23.,24., 35. ve 42. madde hükümlerinin uygulanmayacağı bildirilmiş, 22.05.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4857 sayılı Yasa’nın 4/f maddesinde bu Kanunun işçi sağlığı ve güvenliği hükümleri saklı kalmak üzere çıraklar hakkında uygulanmayacağı bildirilmiştir. Her ne kadar 506 sayılı Yasa’nın 3/1-H maddesinde resmi meslek ve sanat okullarıyla, yetkili resmi makamların müsadesiyle kurulan meslek veya sanat okullarında tatbiki mahiyetteki yapım ve üretim işlerinde çalışan öğrencilerin sigortalı sayılmayacakları bildirilmiş ise de bu öğrencilerin okul dışındaki işyerlerinde çalıştırılmaları halinde gerek hastalık gerekse iş kazaları ve meslek hastalıkları yönünden iş kazası ve meslek hastalığı sigorta koluna tabi (kısa vadeli sigorta kolları) sigorta olacağı açıktır. 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa’nın 5/b maddesinde ise 3308 sayılı Yasa’da belirtilen aday çırak, çırak ve işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler hakkında iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık sigortasının uygulanacağı, meslek liselerinde okumakta iken veya yüksek öğrenim sırasında zorunlu staja tabi tutulan öğrenciler hakkında iş kazası ve meslek hastalığı sigortasının uygulanacağı ve bu bentte sayılanların 4. Maddenin 1/a bendi kapsamında sigortalı sayılacağı bildirilmiştir.

Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası niteliğinde olup olmadığı, haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan gelirin hükme en yakın tarihteki peşin sermaye değerinin hüküm tarihine en yakın tarihteki verilere göre belirlenen tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.
5510 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde İş kazasının 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5 nci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile doğrudan ya da taahhütlü posta ile bildirilmesinin zorunlu olduğu, iş kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde bu sürenin iş kazasının öğrenildiği tarihten başlayacağı, Kuruma bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık İş Müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabileceği, 5510 sayılı Yasa’nın 19 ncu maddesinde ise iş kazasına bağlı nedenlerden dolayı sürekli işgücü kaybına uğrayan sigortalıya gelir bağlanacağı bildirilmiştir.
Somut olayda 11.05.2001 tarihinde cereyan eden iş kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmediği, Mahkemece Kurumdan davacının sürekli iş göremezlik oranının tespitinin istenilmesi üzerine SGK Başkanlığınca Kurumu bağlamamak kaydı ile davacının sürekli iş göremezlik oranının % 8,1 olarak tespit edildiği anlaşılmaktadır. Davacı taraf kazalının işyerinde staj yapan meslek lisesi öğrencisi olduğunu, davalı yan ise davanın reddine savunmaktadır. Kurumca davacıya gelir bağlanabilmesi için öncelikle zararlandırıcı olayın iş kazası niteliğince olup olmadığının tespiti ön sorundur. İş kazasının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanının doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında kurum taraf değildir.
Yapılacak iş; davacıya iş kazasını Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarda bulunmak, olayın Kurumca iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “iş kazasının tespiti” davası açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre, mahkemenin görevli olup olmadığı da değerlendirilirek bir karar vermek, olayın Kurumca iş kazası olduğunun kabul edilmesi halinde ise davacıya bedengüç kayıp oranının belirlenmesi için SGK Başkanlığına müracaat etmek üzere önel vermek, davacının bedengüç kayıp oranının SGK Başkanlığınca belirlenmesinden sonra çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan gerekçelerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının öteki itirazların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 11.10.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.