Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2009/9088 E. 2010/6172 K. 31.05.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/9088
KARAR NO : 2010/6172
KARAR TARİHİ : 31.05.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (…) ahkemesi

Davacı, davalı işveren nezdinde 1.11.1991-30.10.1996 tarihleri arası kuruma bildirilmeyen çalışmaların tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Davacı, davalıya ait kömür ocağı işyerinde kömür vagonlarında ve kazmacı olarak, ayrıca kışın bakım atölyesinde işçi olarak 01.11.1991-30.10.1996,tarihleri arasında (01.09.1994-20.09.1994 tarihleri arasındaki süre dışında) geçen ve SGK(SSK)’na eksik bildirilen çalışmalarının tespitini istemiştir.
Mahkemece hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının, işyerindeki çalışmaları dava dışı gerçek şahıslar tarafından işe giriş bildirgelerine, aylık ve üç aylık bordrolara dayanılarak Kuruma kısmi olarak bildirilmiş ve bildirime uygun olarak da primleri ödenmiştir. Öte yandan işe giriş bildirgesi ve bordrolar davacı çalışmalarının bildirim yapılan işyerinde kesintili geçtiğinin karinesidir. Karinenin tersinin ise eşdeğerdeki belgelerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez. Bu gibi durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesinde bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında; resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması, salt, bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması, inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordroları, tanıkları veya … ilişkisini bilen veya bilmesi gereken işverenler tarafından Kuruma bildirilen komşu işyerleri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kimi diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür.
Davacının 01.11.1991 tarihinden 30.10.1996 tarihine kadar (31149 sicil numaralı Kökten Madencilik işyerinden 01.09.1994-30.09.1994 tarihleri arasından 5 gün bildirim dışında) her yıl işe giriş bildirgeleri ile …sicil numaralı … işyerinden kısmi bildirimler yapıldığı görülmektedir.Davacı ise kısmi bildirim yapılan bu dönemlere yönelik bildirim yapan gerçek kişiler dışında … Mad….Tic. Ltd. Ş.ti ni dava etmektedir. Davalı … Mad….Tic. Ltd. Ş.ti ile davacı adına bildirimde bulunan … arasında fiili ve hukuki irtibat bulunmaz ise mahkemece verilen karar doğrudur.Ancak fiili ve hukuki irtibat bulunduğu takdirde, diğer bir ifade ile işyeri ve çalıştıranlar aynı iken işveren daha sonra şirkete dönüşmüş ise bu takdirde sükutu hak süresinden bahsetmek mümkün değildir. Davanın hasımda değil hasmın temsilcisinde yanılma sonucu açılması halinde husumetten reddedilmeyip, gerçek temsilciye davanın yöneltilmesi gerektiği, Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Bu nedenle işverenin yanlış gösterilmesi temsilcide hata kabul edilip davanın görülmesi gerekir.
Yapılacak …, öncelikle … Mad….Tic.Ltd.Ş.ti’nin faaliyeti ve ortakları ilgili Ticaret Sicil Müdürlüğünden araştırılıp belirlenmeli, ortakları arasında davacı adına kısmi bildirim yapan …’nın bulunması ve söz konusu çalışmanın geçtiği işyerinin aynı kişiler tarafından işletitilip sonradan şirkete dönüştüğünün anlaşılması halinde, temsilcide hata yapıldığı kabul edilip kısmi bildirim yapan …’nın davaya dahil edip, davacının tesbitini istediği ve eksik incelemeye konu olan 01.11.1991-30.10.1996 tarihleri arasındaki dönemde, dönemin tamamında sürekli çalışan bordro tanığı, bulunamazsa bu dönemler için … ilişkisini bilen veya bilmesi gereken, işverenleri tarafından Kuruma sürekli çalıştığı bildirilen komşu işyerleri çalışanları veya işverenleri gibi kişilerin bilgilerine başvurmak çalışma ile ilgili açık ve yeterli bilgileri almak ve tüm deliller toplandıktan sonra bir arada değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yetersiz tanık beyanları ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 31.5.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.