Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2009/8921 E. 2010/6073 K. 27.05.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/8921
KARAR NO : 2010/6073
KARAR TARİHİ : 27.05.2010

MAHKEMESİ :… Mahkemesi

Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin 01.11.1980 olduğunun tespiti ile 01.12.2007 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Davacı, sigorta başlangıç tarihinin 1.11.1980 olduğunun tespiti ile 1.12.2007 tarihi itibariyle yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiş ise de, bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup usul ve yasaya aykırıdır.
Davacıya ait 1.11.1980 tarihli işe giriş bildirgesinin davalı Kurum kayıtlarına süresi içerisinde 4.12.1980 tarihinde verildiğine ilişkin uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten, 506 sayılı Yasa’nın 2. ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen dört aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasa’nın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olaya gelince, mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır.Davacı adına 1.11.1980 tarihli işe giriş bildirgesinin … veren … tarafından düzenlendiği … yeri adresinin … Caddesi, No:232/c adresi olarak bildirildiği ve … yeri sicil nosunun ise 38007 olduğu görülmüştür…. yeri 1,9.1980-17.11.1981 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa kapsamında kalmış ve işveren tarafından ihtilaflı döneme ilişkin düzenlenen 1980/3. Dönem bordrosu dosyaya getirtilmiş bu bordroda adı geçen tanık … Avcı yeminli ifadesinde davacıyı tanımadığını ancak işvereninde … caddesinde bir ev inşaatının bulunmadığını bu inşaatı yapmadığını bildirmiştir.Ancak bu tanığın ifadeleri işe giriş bildirgesindeki … yeri adresi ve bizzat bordroda adının yer aldığı gözetildiğinde çelişkili olduğu hükme esas alınacak nitelikte olmadığı anlaşılmaktadır. Adresi tesbit edilen diğer bordro tanığı … ise … vereni tanımadığını ancak davacının kendisini çağırması üzerine davacıyla birlikte 1980 yılında inşaatlarda çalıştıklarını söylemiştir.
Mahkemece işyerine komşu olan işyerlerinin tespiti için yapılan araştırmada da komşu işyerinin bulunmadığı hali hazırda bu yerin yıkılarak yerine başka bir binanın yapıldığı kamu tanığı olarak dinlenen …’ın ifadesinden anlaşılmaktadır.
Bu durumda işe giriş bildirgesinin yasal sürede Kurum kayıtlarına girmesi ve dinlenen bordro tanığı Osman Demircinin çalışmayı doğrulayan ifadesi gözetildiğinde davanın sigortalılık başlangıcının 1.11.1980 tarihi olduğunun kabulü ile yaşlılık aylığı koşullarının bu tarih gözetilerek oluşup oluşmadığının tartışılması gerekirken aksine düşüncelerle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 27.5.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.