YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/8740
KARAR NO : 2010/7118
KARAR TARİHİ : 17.06.2010
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde Mayıs 1988- 13.3.2006 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının Mayıs 1988-13.03.2006 tarihleri arasında davalının evinde ev hizmetlisi olarak geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulü ile davacının davalı işverene ait işyerinde hizmet akdine dayalı ve işçi sıfatı ile,01.05.1988-13.03.2006 tarihleri arasında geçen çalışmalarının sigortalı hizmet olarak tesbitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesi bu tip hizmet tesbiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden,davacı adına işe giriş bildirgesi verilmediği,davalı işyerinden bildirilen çalışmasının olmadığı,davalı adına tescilli işyerinin bulunmadığı, davalının ikamet ettiği 443168 işyeri sicil numaralı Yuva Sitesi ve 617499 işyeri sicil numaralı Maya Sitesi işyerlerinde kayıtlı davacı tanıklarının ve komşu işyeri tanığının davacının davalının yanında aralıksız olarak haftada 5 gün ev hizmetlerinde çalıştığını doğruladığı,davalı tanıklarının ise haftada 2 gün çalıştığını beyan ettikleri anlaşılmaktadır.Somut olayda,davalının işi gereği aylarca yurtdışında kaldığı ve bekar olduğu iddia edildiğinden mahkemece davalının yaptığı işin niteliği,işi gereği yurt dışına çıkma ve kalma süreleri ile bekar olduğu göz önüne alınarak evinde aralıksız olarak haftanın 5 günü ev hizmetlerinde işçi çalıştırmaya ihtiyaç duyup duymadığı ve tesbit talebinde bulunulan dönem itibariyle davalının ikamet ettiği evlerin bu hizmetlere gereksinimi olup olmadığı araştırılmadan, çalışmanın tam gün yada part-tıme olup olmadığı hususu irdelenmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul yasaya aykırıdır.
Yapılacak iş; davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği ve talep edilen sürenin uzunluğu nazara alınarak, araştırmayı genişletmek suretiyle davalının yaptığı işi tesbit etmek, davalının işi gereği yurtdışına ne sıklıkla çıktığı ve nekadar sürelerle kaldığı, talep edilen dönem içinde bekar olarak ikamet ettiği evlerin haftanın 5 günü aralıksız olarak işçi çalıştırmaya ihtiyaç duyulacak nitelikte olup olmadığını araştırmak, davacının çalışmalarının tam gün yada part-tıme olup olmadığı hususunda daha önce dinlenen ve yeniden tesbit edilecek komşu işyeri tanık beyanlarına başvurmak,davacının davalıya ait işyerinde çalıştığı süreyi kuşkuya yer vermeyecek şekilde tesbit etmek ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan Hasan Temiroğlu’na iadesine, 17.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.