Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2009/8736 E. 2010/5772 K. 13.05.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/8736
KARAR NO : 2010/5772
KARAR TARİHİ : 13.05.2010

MAHKEMESİ :… Mahkemesi

Davacı, 1.5.2003-31.12.2005 tarihleri arası isteğe bağlı SSK sigortalısı olduğunun tespiti ile yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine.
2-Dava, davacının 01.05.2003-31.12.2005 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa’ya tabi isteğe bağlı sigortalı olduğunun ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile davacının 01.05.2003-30.05.2003,01.10.2003-31.12.2005 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa’ya tabi isteğe bağlı sigortalı olduğunun tesbitine, 24.04.2008 tarihli yaşlılık aylığı tahsis talebi dikkate alınarak takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tesbitine, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 22.03.1998-10.02.1999 tarihleri arasında 246 gün 506 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu ,20.04.1985-28.12.1995 tarihleri arası 10 yıl 8 ay 8 gün yani 3848 gün 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı hizmetinin bulunduğu, mahkemece kabul edilen 01.05.2003-30.05.2003,01.10.2003-31.12.2005 tarihleri arası 506 sayılı Yasa’ya tabi isteğe bağlı sigortalı hizmetinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2829 sayılı Yasanın 8. maddesinde: “Birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden, ilgililere; son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanır ve ödenir.” hükmü düzenlenmiştir. Öte yandan 2829 sayılı Yasa’nın 8. maddesinde fiili hizmet süresinden söz edildiğinden 2925 sayılı Yasa’ ya tabi isteğe bağlı sigortalılık dışındaki diğer yasalara tabi isteğe bağlı sigortalılık sürelerinin 2829 sayılı Yasanın 8. maddesinde belirtilen son yedi yıllık fiili hizmet süresinin hesabında fiili hizmet süresinin içinde değerlendirilemeyeceği, isteğe bağlı sigortalı olunan bu sürelerin sadece yaşlılık aylığı bağlanma süresinin hesabında nazara alınması gerektiği hususu da Dairemizin yerleşmiş görüşlerindendir.
Somut olayda,mahkemece davacının 01.05.2003-30.05.2003,01.10.2003-31.12.2005 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa’ya tabi isteğe bağlı sigortalılığının geçerli olduğunun tesbitine karar verilmesi yerinde ise de hizmet birleştirilmesi yapılması halinde davacıya hangi sosyal güvenlik yasası hükümlerine göre aylık bağlanabileceği tartışılıp değerlendirilmeden 506 sayılı Yasa hükümlerine göre inceleme yapılarak, sosyal güvenliğe ilişkin davaların kamu düzenine ilişkin olduğu ve gerektiğinde resen araştırma yapılması gerektiği de düşünülmeden davacıya yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesi doğru değildir.
Yapılacak …; 506 sayılı Yasa’ya tabi isteğe bağlı sigortalılık sürelerinin 2829 sayılı Yasanın 8. maddesinde belirtilen son yedi yıllık fiili hizmet süresinin hesabında fiili hizmet süresinin içinde değerlendirilemeyeceği, isteğe bağlı sigortalı olunan bu sürelerin sadece yaşlılık aylığı bağlanma süresinin hesabında nazara alınması gerektiğini gözetmek, 2829 sayılı Yasa’nın 8. maddesince davacının hangi sosyal güvenlik yasası hükümlerine tabi olarak yaşlılık aylığı talep edebileceğini tesbit etmek, tesbit edilen sosyal güvenlik yasası hükümlerine göre yaşlılık aylığı şartlarını değerlendirmek ve sonucuna göre karar vermektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13.05.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.