Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2009/8733 E. 2010/9845 K. 12.10.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/8733
KARAR NO : 2010/9845
KARAR TARİHİ : 12.10.2010

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1.Dosyadaki yazılara,toplanan delillere,hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2. Zararlandırıcı sigorta olayına uğrayan davacı sigortalının olayın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığı, davalı işverenin %60 oranında kusurlu olduğu, olayın oluşumunda %40 oranında kötü tesadüf ve kaçınılmazlık unsurunun etkili olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı , olayda etkili olan kötü tesadüf unsurunun risk nazariyesine göre tarafların kusurluluk oranlarına etkisi, olay tarihi ve işleyecek faiz gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez.

Bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına 25.000,00TL manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken 50.000,00 TL’sına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden H.U.M.K.’nun 438/7. maddesi uyarınca hüküm bozulmamalı düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının tümü ile silinerek yerine;
“1.Meydana gelen iş kazası nedeni ile açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile %32 maluliyet nedeni ile 25.000,00TL manevi tazminatın 17.04.2001 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla talebin reddine,
2.Kabul edilen manevi tazminat üzerinden hesaplanan 2.900,00TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden aynı Tarife uyarınca hesaplanan 2.900,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3.Alınması gereken 1350,00 TL ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
4. Davacı tarafından yapılan toplam 30.30 TL yargılama giderinden haklı çıkılan oran itibarı ile 14,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, davacı tarafından yatırılan 14.00 TL başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” rakam ve sözcüklerinin yazılarak hükmün değiştirilmiş ve DÜZELTİLMİŞ BU ŞEKLİ İLE ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine, 12.10.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.