YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/8677
KARAR NO : 2010/6545
KARAR TARİHİ : 08.06.2010
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işveren nezdinde 22.09.2003 tarihinden dava tarihine kadar çalışmış olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava 22.09.2003 ile 17.10.2006 tarihleri arasında kalan sürede davalılara ait cam işyerinde geçen ve Kurum’a kayıt ve tescil edilmeyen çalışmaların tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının dava konusu dönemde başka iş yerlerinde geçen çalışmalarının bulunduğu, bordro tanıklarının davacıyı hatırlamadığı, bir kısım tanıkların çalışmanın varlığına dair anlatımları bulunmakta ise de anılan tanıkların beyan ettiği sürelerde başka iş yerinden davacı adına çalışma bildirilmiş olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Bu tür hizmet tespitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi icap ettiği, Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Yasal dayanağı 506 sayılı Kanun’un 79/10. maddesi olan bu tür davalarda, öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin, işveren, tarafından verilip verilmediği, ya da çalıştıklarının kurumca tespit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli, daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmasının konusu sürekli, kesintili, mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre isticvap olunmalı, işyerinin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve posta başı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra ücret konusu üzerinde durulmalı tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıç sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunun M.288’de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı, bu sınırlar altında kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalı, 506 sayılı Kanun’un madde. 3 B ve D de olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda ücret alma olgusunun var olup olmadığı özellikle saptanmalıdır. Bu davalarda işverenin kabulünün tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı göz önünde tutulmalıdır.
Yukarıda açıklanan hususlar, yeterli ve gerekli bir araştırmayla ve deliller hep birlikte değerlendirilerek aydınlığa kavuşturulduktan sonra, o çalışmanın sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı, ya da ne zaman bu niteliğe kavuştuğu yönü üzerinde durulmalı ve çalışmayı kapsama alan yasanın yürürlük tarihinden sonraki dönem için hizmetin tespitine karar verilmelidir.
Somut olayda davacı tüm çalışmalarının davalılardan …’a ait cam işyerinde geçtiğini beyan ettiği gibi, anılan davalıda bunu doğrulamış, dava konusu dönemde davacının … Ltd işyerinden bildirilen çalışmalarının anılan şirket sahibinden ricası üzerine bildirildiğini, diğer çalışmaların ise muhasebeci aracılığıyla yazıldığını söylemiştir. Davalılardan şirkete ait işyerinin mobilya ve doğrama imalatı, diğer davalının ise camcılıkla uğraştığı ve davacının tüm çalışma iddiasının cam işyerinde geçtiğini ileri sürdüğü, davalı şirkete ait mobilya doğrama iş yeri ile ilgili hizmet tespiti isteminin bulunmadığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Oysa anılan davalıya ait iş yeri ile ilgili olarak vergi ve sigorta kayıtları ile varsa dönem bordrolarının getirilmediği, davacının çalışma iddiasının bulunmadığı, mobilya doğrama işyerinden bildirilen tanıkların dinlendiği görülmektedir. Bu durumda da farklı bir adresteki davalı şirketten çalışmaları bildirilen tanıkların davacının çalışması ile ilgili bilgilerinin olamayacağı açıktır.
Yapılacak iş davanın nitelikçe kamu düzenine ilişkin olduğu göz önünde tutularak davalı … Şinasi Coşkun’a ait camcı işyerinin dava konusu dönemde 506 sayılı Yasa kapsamında ve kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığını belirlemek, davacı ile birlikte çalışan ve varsa SSK prim bordrolarında kayıtlı kişiler veya benzer işi yapan işverenlerin kayıtlarına geçmiş kimseleri tespit edilerek anılan kişilerin bilgilerine başvurulmak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Hukuk Genel Kurulu’nun 16.6.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün ve 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2004/21-35-64 E.ve K. 15.10.2003 gün ve 2003/21-634-572 E. K. sayılı kararları da aynı yöndedir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın ve özellikle tüm çalışmanın camcı işyerinde geçtiğine, Kurum’a bildirilen çalışmaların fiili duruma uygun bulunmadığına ilişkin davacı ve davalı … n’un anlatımları göz ardı edilerek, mobilya ve doğrama imali ile uğraşan şirket işyerine ait kayıtlar ve tanık anlatımları ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 08.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.