YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/8674
KARAR NO : 2010/6241
KARAR TARİHİ : 01.06.2010
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı, askerlik borçlanma talebini red eden işlemin iptalini ve emekliliğe hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi
K A R A R
Davacı, miras bırakanı babası …’ın 15.08.2000 ile 21.08.2002 ölüm tarihi arasında kalan sürede 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğu ve 750 günlük askerlik süresi borçlanılarak ölüm aylığı bağlanılmasına yönelik 19.01.2006 tarihli isteminin, davalı Kurum tarafından talep tarihinde 5 tam yıl prim ödeme koşulunun gerçekleşmediğinden reddolunduğundan bahisle, askerlik borçlanması istemini reddeden Kurum işleminin iptali ile askerlik borçlanması ile birlikte ölüm aylığına hak kazandığının tespitini istemiştir.
Yerel mahkemenin “Davacının askerlik borçlanması gerektiğinin ve borçlanmayı yaparak bedelini ödemesi halinde 3 tam yıl prim ödemek şartıyla davacıya 01.02.2006 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine” ilişkin önceki kararının Dairemizce şarta bağlı ve terditli olarak hüküm kurulamayacağı, varsa prim borçlarının ödenmesi için verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulması üzerine, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda askerlik borçlanma bedelinin yatırılmasından sonra 19.01.2006 tarihinde Kurum kayıtlarına giren dilekçeye göre 01.02.2006 tarihinden itibaren ölüm aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmiş ve bu karar süresinde davalı Kurum vekilince temyiz edilmiştir.
Yerel Mahkemece: davacının murisinin (babasının) sigortalılığı nedeniyle askerlik borçlanmasının yapabileceğinin ve sigortalının ölüm tarihine göre 3 tam yıl prim ödemesinin bulunmasının hak sahibine aylık bağlanması için yeterli olacağının kabulü yerindedir. Ancak hak sahibi bakımından ölüm aylığı bağlanma koşullarının bulunup bulunmadığının yeterince araştırılmadığı görülmektedir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 1479 sayılı Yasa’nın 41. maddesinde ölüm tarihinde en az beş tam yıl (maddedeki düzenlemenin yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihinden önceki dönemde ölüm olayının gerçekleşmesi halinde üç tam yıl) sigorta primi ödemiş olan sigortalının hak sahiplerine talepleri halinde aylık bağlanacağı belirtilmiş olup ölüm tarihinde borcunun bulunmaması gerektiği vurgulanmıştır. Prim borcunun bulunması
durumunda ise ancak borcun ödendiği tarihi takip eden aybaşından itibaren hak sahiplerine aylık bağlanabilecektir. Öte yandan aynı yasanın 45/c maddesinde hak sahibi kız çocuklarına ölüm aylığı bağlanabilmesi için evli olmamaları veya evli olmakla beraber sonradan boşanmaları veya dul kalmaları ve 1479 sayılı Yasa ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmamaları veya bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı aylık ve gelir almamaları gerektiği hükme bağlanmıştır.
Somut olayda; davacı bakımından yukarda açıklanan yasanın aradığı aylık bağlanma koşullarının varlığının araştırılmadığı görülmektedir. Öte yandan dosyada bulunan ve davacının sigortalı ile olan bağını gösteren 03.01.2006 tarihli vukuatlı nüfus kayıt tablosunda davacının 01.01.1974 tarihinde evlendiği belirtilmektedir. Hal böyle olunca davacının evliliğinin sona erip ermediği ve sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmasının bulunup bulunmadığı ya da kendi çalışmalarından dolayı aylık ve gelir alıp almadığı araştırılmaksızın davacıya ölüm aylığı bağlanmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 01.06.2010 gününde oy birliği ile karar verildi.