Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2009/8634 E. 2010/6650 K. 10.06.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/8634
KARAR NO : 2010/6650
KARAR TARİHİ : 10.06.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 1.5.2006-31.12.2006 tarihleri arasında çalıştığının ve sigorta başlangıç tarihinin 1.5.2006 olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Davacı, 01.05.2006 tarihi ile 31.12.2006 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde hizmet akdi ile kesintisiz çalıştığının ve 2006 yılına ait sigorta başlangıç tarihinin 01.05.2006 tarihi olarak tesbitini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının davalı işyerinde 15.06.2006-30.06.2006 tarihleri arasında 15 gün çalışmış olduğunun tesbitine karar verilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının 29.06.1989 tarihinden itibaren mevsimlik olarak davalıya ait işyerinden çalışmalarının Kuruma bildirildiği, dava konusu dönemde ise, 01.07.2006-30.12.2006 tarihleri arasında 173 gün çalışmasının Kuruma bildirildiği, 12.06.2006-30.06.2006 tarihleri arasında 19 gün dava dışı 1085820 sicil nolu işyerinden davacı adına hizmet bildirimi yapıldığı, davalıya ait işyerinin 01.03.1976 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa Kapsamına alındığı, işyeri kayıtlarının ibraz edildiği, işyeri kayıtları içerinde bulunan 29.06.2006 tarihli işe giriş bildirgesinde davacının işe giriş tarihinin 01.07.2006 olarak yazıldığı ve davacının bu bildirgeyi imzaladığı, davacı ile davalı arasında imzalanan işe başlama tarihi olarak 01.07.2006 tarihi yazılan hizmet akdinin de işyeri kayıtları arasında yer aldığı, tesbitine karar verilen sürelerde davacının çalıştığına dair işyeri kayıtları içerisinde resmi belge (ücret bordrosu, puantaj cetveli vs.) bulunmadığı ve 26.10.2006-04.11.2006 tarihleri arasında davacının astım bronşit teşhisiyle istirahatli olduğu anlaşılmıştır.
Davanın 5510 sayılı Yasa’nın 4/I-a bendi kapsamındaki sigortalılara ilişkin olduğu, geçiş hükümlerini içeren aynı Yasa’nın Geçici 7. maddesi hükmünde “bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanun’un geçici 20. maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler” hükmü gözetildiğinde, eldeki somut uyuşmazlığın dayandığı mevzuat hükümleri 506 sayılı Yasa’nın 79/10. maddesidir. Bu tür hizmet tesbitine yönelik davaların, kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi icap ettiği Dairemizin giderek Yargıtay’ın içtihadı gereğidir.
Öte yandan, davacının çalışmalarının geçtiğini ileri sürdüğü işyeri bir kamu kuruluşuna aittir. Kamu kuruluşlarında, çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin belgelere dayandırılması asıldır. Nitekim, davacıya ait kimi çalışmaların resmi kayıtlara intikal ettirildiği de tartışmasızdır.
Somut olayda, tesbitine karar verilen dönemde davacının davalıya ait işyerinde çalıştığına ilişkin resmi belge olmadığı gibi, aksine davacının davalıya ait işyerinde 01.07.2006 tarihinde çalışmaya başladığına ilişkin davacının da imzalarını içeren hizmet akdi ve işe giriş bildirgesi mevcuttur. Ayrıca, tesbitine karar verilen dönem ile çakışan dava dışı 1085820 sicil nolu işyerinden 12.06.2006-30.06.2006 tarihleri arasında 19 gün hizmet davacı adına davalı Kuruma bildirilmiştir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın davanın reddi yerine soyut tanık ifadeleri esas alınarak yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.