Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2009/7976 E. 2010/5488 K. 10.05.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/7976
KARAR NO : 2010/5488
KARAR TARİHİ : 10.05.2010

MAHKEMESİ :… Mahkemesi

Davacı,murisinin,davalılardan işverene ait işyerinde 1.4.1957-31.9.1957 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Davacı,murisi …’in davalıya ait Sıtma-Savaş Merkezi işyerinde hizmet akdine dayalı olarak 01.05.1957-31.08.1957 tarihleri arasında sürekli çalıştığının tespitini istemiştir.
Mahkemece istemin kısmen kabulü ile davacı murisinin davalı işyerinde 01.05.1957-31.08.1957 tarihleri arasında sürekli çalıştığının tespitine ilişkin hüküm verilmiş ise de,davacı murisinin ekli Kurum bordosu ile 1957 yılı haziran ayında 25 gün süre çalıştığına ilişkin bildirimin Kurum da ‘’137’’işyeri sicil no su ile tescilli olan ‘’…Başkanlığı’’işyerinden verildiği ve çalışmanın tespiti istenilen süreler de aynı işyerinde geçmiş çalışmalar olduğu halde işveren olarak davalı … … hakkında hüküm kurulması isabetsizdir.
Öncelikle davanın kamu düzenini ilgilendirmesi nedeni ile gerçek işveren olduğu anlaşılan “…Başkanlığı'”nın bağlı olduğu birim araştırılıp yöntemince davaya işveren olarak katılması sağlanıp taraf teşkili sağlandıktan sonra davaya karşı beyanı alınıp bildireceği deliller değerlendirip çıkacak sonuca göre bir karar vermek,davalı … … hakkındaki davanın husumetten reddine karar vermektir.
Gerçekten, bu tür hizmet tesbitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Yasal dayanağı 5510 sayılı Yasanın 86.(506 Sayılı Yasanın 79) maddesi olan bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin, işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı, eksiksiz bir şekilde belirlenmeli, daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmanın konusu, niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli ve dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde çalışan işyerinde kayıtlı bordro tanıkları yada komşu ve yakın işyerlerinde çalışan kayıtlı tanıklar olması sağlanarak çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-532, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579, 2004/21-479-578 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda kabul edilen süreler yönünden de eksik inceleme ile sonuca gidilmesi,dinlenen davacı tanıklarının tüm dönemlerde çalışan kayıtlı tanıklar olmadığı halde bu tanıkların beyanlarının ihtilaf konusu tüm döneme ilişkin hükme dayanak tutulması isabetsiz olmuştur.
Yapılacak …;Öncelikle taraf teşkili sağlandıktan sonra yukarıda açıklanan şekilde inceleme yapılmakla birlikte özellikle işverence SGK’na dava konusu sürelere ilişkin olarak verilmiş dönem bordoları varsa yeniden istenerek bu bordrolarda kayıtlı, davacı ile aynı dönemde birlikte çalışmış tanıklar saptanarak, bu tanıkların bilgilerine başvurmak, bordo verilmemiş ise işverene komşu işyerlerinin kayıtlarına geçmiş kişileri veya benzer işi yapanların kayıtlarına geçmiş kimseleri tespit edip, kayıtlarını isteyerek dinlenmek, ve tüm deliller toplandıktan sonra delilleri takdir edip gerektiğinde bilirkişi raporu da alarak tespit istemi yönünden oluşacak sonuca göre,bir karar vermek gerekirken eksik inceleme ile sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın taraf teşkili sağlanmadan eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde Tabibler Birliği’ne iadesine 10.05.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi