Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2009/7576 E. 2010/5655 K. 13.05.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/7576
KARAR NO : 2010/5655
KARAR TARİHİ : 13.05.2010

MAHKEMESİ :… Mahkemesi

Davacı, 5.3.1979- 18.11.1987 tarihleri arası 1479 sayılı yasaya tabi sigortalı olduğunun tespiti ile aksine kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava davacının 5.3.1979-18.11.1987 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında … sigortalısı sayılması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının 5.3.1979-18.11.1987 tarihleri arasında … sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmiştir.
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren, 1479 sayılı Yasa’nın 24. maddesi ilk şekliyle, sigortalılığın oluşumu için, kendi ad ve hesabına bağımsız çalışma olgusunun gerçekleşmesi yanında, ayrıca, kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu da aramıştır. Bu kuruluşlara kayıt tarihi ise, sigortalılığın başlangıcı yönünden, yasal karine kabul edilmiştir. 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı Yasa, …’lu olabilme yönünden, söz konusu 24. maddenin öngördüğü meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu kaldırmış, sadece Yasa’nın temel ilkesi olan kendi ad ve hesabına çalışma koşulunun gerçekleşmesi durumunda, sigortalılığın oluşacağını yeterli görmüştür. Buna karşın, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa bağımsız çalışanların sigortalı olabilmeleri yönünden vergi yükümlülüğünü öngörmüş, vergiden muaf olanların da kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olmaları durumunda yine sigortalı sayılacaklarını kabul etmiştir. 22.03.1985 yürürlük tarihli 3165 sayılı Yasa ise, sigortalılığa karine yönünden vergi kaydının, bu kaydın bulunmaması veya vergiden muaf olunması halinde, esnaf ve sanatkar sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kayıtlarının esas alınacağını belirlemiştir. Anılan madde, 24.08.2000 tarihli ve 619 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değiştirilmişse de, daha sonra söz konusu Kanun Hükmünde Kararname, Anayasa Mahkemesi’nin 26.10.2000 tarihli ve E: 2000/61, K: 2000/34 sayılı kararı ile iptal edilmiş ve iptal kararı 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 24.07.2003 tarih ve 4956 sayılı Yasa ile yapılan en son değişiklikte ise, bağımsız çalışanların … sigortalısı sayılabilmeleri için, gelir vergisi mükellefi olmaları ile gelir vergisinden muaf olanlardan esnaf ve sanatkar sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun olarak kayıtlı olmaları koşulu öngörülmüştür.
Davacının şahsi sicil dosyasının incelenmesinden, 10.9.1979 tarihinde Kuruma verilen giriş bildirgesine istinaden, 5.3.1979 tarihi itibariyle … sigortalısı olarak kayıt ve tescilinin yapıldığı, bilahare Kurum tarafından 26.6.2006 tarihinde davacının oda kaydının oluşturulması sırasında yönetim kurulu kararı bulunmadığı ve üyelik defterine davacının üyeliğinin işlenmediğinden bahisle oda kaydının geçersiz sayılarak … sigortalılığının başlangıç tarihi itibariyle iptal edildiği, 31.5.1990-17.12.1990 tarihleri arasında ihtilaflı dönemin tüm primlerinin ödendiği görülmüştür.
Davacının … teknisyenliğinden dolayı 1.3.1979-6.7.1980,tarihleri arasında, kahvecilik faaliyetinden dolayı da 10.12.1998-31.12.1998 tarihleri arasında vergi kaydı bulunmakta olup, Esnaf ve sanatkar Sicil Kaydı bulunmamaktadır. Her ne kadar davacının 5.3.1978-18.11.1987 tarihleri arasında … Esnaf ve sanatkarlar Odası kaydında 662 sicil nosu ile kaydı bulunmakta ise de Kurum yetkililerince mahallinde yapılan kayıt tetkiki sonucu düzenlenen26.6.2006 tarihli tutanakla üyelikle ilgili yönetim defteri bulunmadığı gerekçesiyle oda kaydın geçersiz olduğu tesbit edilerek sigortalılığı başlangıçtan itibaren iptal edilmişse de Kurum işlemi yerinde değildir.Zira Oda Yönetim Kurulunun üyelikle ilgili Yönetim Kurulu defterini tutmaması ve davacının üyeliğinin kaydedilmemesinin sorumluluğu oda yönetimine ait olup sonuçlarından yönetimin sorumluluğu yoluna gidilmelidir.Zira adı geçen Odanın 17.12.2007 tarihli yazı cevabından davacının 2.2.1979 tarihinde elektirikçilik mesleğinden dolayı odaya kayıt için başvurduğu aynı beyanname üzerine 5.3.1979 tarih ve 662 sicil nosu ile üyeliğinin kabul edildiği ancak davacının noter tasdikli 1979 yılı Yönetim Kurulu Karar defteri ve üye kayıt defterine davacının kaydının işlenmediği bildirilmiştir.Dolayısıyla davacının oda kaydının geçerli olduğunun kabulu gerektiği açıktır.
Öte yandan davalı Kurum’un geçmişe yönelik (uyuşmazlık konusu dönemi de kapsar şekilde) prim tahsil etmesi ve uzun süre bu primleri kullanması ve daha sonra davacının sigortalılığını iptal etmesi Medeni Kanun’un 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacaktır. Sosyal güvenlik kurumlarının anayasal görevlerini yerine getirirken, sigortalılara karşı olabildiğince yasal haklarını hatırlatması ve bu durumlarını izlemesi zorunlu görev olarak ortaya çıkar. …’un bu anayasal sosyal güvenlik ödevinin gereği olarak, sigortalısını uyarmaması sonucu, primleri tahsil edilen sürelerin 1479 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu sigortalı olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.10.1997 gün ve E: 1997/10-578, K: 1997/758 sayılı; 24.09.2003 gün ve 2003/10-489, 2003/490 sayılı; 26.11.2008 gün ve E:2008/21-693, K:2008/713 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Ancak davacının erkek oluşu ve 27.3.1961 doğumlu olduğu gözetildiğinde mahkemece kabul edilen 5.3.1979-18.11.1987 tarihleri arasında askerlik yapmış olması durumunda askerlik süresinin kabul edilen süre ile çakışması söz konusu olacağından bu hususun araştırılması gerekeceği ve davacının SSK hizmet çetvelinden ihtilaflı dönem içinde 1980-1987 tarihleri arasında zorunlu kısa süreli kısa süreli SSK’lı çalışmaları bulunduğundan bu sürelerinde kabul edilen sürelerden dışlanması gerekeceği açıktır.
Yapılacak …, davacının askerlik yapıp yapmadığı, yapmış ise askerliğe başlama ve terhis tarihleri ilgili Askerlik Şubesinden sorularak ihtilaflı dönem içinde askerlik yapması halinde askerlik ve zorunlu SSK süreleri dışlanmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13.5.2010 gününde oy birliği ile karar verildi.