YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/7444
KARAR NO : 2010/5679
KARAR TARİHİ : 13.05.2010
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (…) Mahkemesi
Davacı, resen tarım sigortalısı olarak tesciline ilişkin işlemin iptali ile isteğe bağlı sigortalılığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacının temyiz itirazlarına gelince;
Dava, davacının 1479 sayılı Yasa’ya tabi isteğe bağlı … sigortalılığı ile çakışan 2926 sayılı Yasa’ya tabi tarım … sigortalılığının iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının 01.10.1994-01.01.1997 ve 01.09.2001-01.04.2006 tarihleri arasında tarım … sigortalısı sayılmasına, bu tarihler dışındaki sigortalılık sürelerinin isteğe bağlı sigortalılık olarak geçerli olduğunun tesbitine, davacının fazla talebinin reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 28.01.1997-30.10.2007 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa’ya tabi isteğe bağlı sigortalı olduğu, 02.09.1994 tarihli giriş bildirgesi üzerine 01.10.1994 tarihinden itibaren 2926 sayılı Yasa’ya tabi tarım … sigortalısı olarak tescil edildiği, 08.05.1997 tarihinde Kuruma TİB formu verdiği, Kurum tarafından Orhanlı Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi kaydının 20.12.1996 tarihinde sona ermesi nedeniyle takip eden aybaşı olan 01.01.1997 tarihi itibariyle tarım … sigortalılığının sona erdirildiği, 15.02.2008 tarihinde ibraz edilen sigortalılık belgesinde, davacının 14.08.2001-11.10.2007 tarihleri arasında ziraat odası kaydı olduğu, 14.04.1981 ve daha sonraki yıllarda edinip 15.04.2008 tarihinde devrettiği 85.743 m2 tarım arazisi bulunduğu anlaşıldığından, 01.10.1994 tarihinde başlayan tarım … sigortalılığının tarlalarını sattığı 15.04.2008 tarihine kadar devam ettirildiği anlaşılmaktadır.
Sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığa yer verilmemiş olup “çakışan sigortalılık” olarak adlandırılan, bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olması hali, zorunlu sigortalılıkların çakışması halinde yasalarda yer alan düzenlemelerde önceden başlayan sigortalılığa geçerlilik tanınarak, isteğe bağlı sigortalılıkta ise, 1479 sayılı Yasa’nın 79. maddesi uyarınca malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına isteğe bağlı olarak devam edebilmek için, herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna zorunlu ya da isteğe bağlı sigortalı olmamak koşulu arandığından isteğe bağlı sigortalılık ile zorunlu sigortalılığın çakıştığı bu gibi uyuşmazlıklarda, anılan maddede yer alan “diğer sosyal güvenlik kanunlarına tâbi olarak çalışmaya başladığı tarihten bir gün önce” isteğe bağlı sigortalılığın sona ereceği hükmü dikkate alınarak zorunlu sigortalılığa değer verilmek suretiyle “çakışan sigortalılık” sorunu çözüme kavuşturulmalıdır.
Ne var ki, 1479 sayılı Yasa’nın 22.02.2006 gün ve 5458 sayılı Yasa’nın 13. maddesi ile değişik 01.03.2006 tarihinde yürürlüğe giren Ek 19. maddesi hükmüne göre, 1479 ve 2926 sayılı Yasa’ya göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi halinde daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. Prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve
bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez. Ancak, sigortalı veya hak sahipleri daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarlarını tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Anılan maddede, bu madde kapsamına giren sigortalılar hakkında zaman aşımının kesilmesi ve zaman aşımının işlememesi ile ilgili olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 103. maddesinin 1. fıkrasının (6), (8) ve (10) numaralı bentleri hariç, diğer hükümleri ile aynı yasanın 104. maddesi hükümlerinin uygulanacağı da hükme bağlanmıştır. Ayrıca, 1479 sayılı Yasa’nın 5458 sayılı Yasa’nın 14. maddesi ile eklenen ve 01.03.2006 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 26. maddesinde ise, bu yasa ve 2926 sayılı Yasa’ya göre kayıt ve tescili yapıldığı halde 31.03.2005 tarihi itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalılar ve hak sahiplerinden bu sürelere ilişkin prim borçlarını yeniden yapılandırma talebinde bulunmayanlar veya yeniden yapılandırma talebinde bulundukları halde yapılandırma haklarını kaybedenler hakkında Ek 19. madde hükmünün uygulanacağı bildirilmiştir.
Yasaların geriye yürümesi konusunda mevzuatımızda genel bir düzenleme bulunmamaktadır. İlke olarak her yasa yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucu da, yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilemeyeceği, başka bir anlatımla geriye yürümeyecekleridir. Ancak devam eden uyuşmazlıklarda, tamamlanmamış hukuki durumlara yeni yasa veya düzenleyici kural “derhal yürürlüğe girme” niteliği nedeniyle uygulanacak ve hukuki sonuçlarını doğuracaktır. Bu gibi durumlarda yasaların geriye yürümesi değil ani etkisi söz konusudur. Sosyal güvenlik hukukunun ilgi alanı kamusal olup otoritesi kamu düzenini ilgilendirmektedir. Bu nedenle sosyal güvenlik hukuku ile ilgili yasalar yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurur. Bu açıklamalar karşısında 01.03.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa’nın değişik Ek 19. maddesi ile Geçici 26. maddesinin tamamlanmamış hukuki durumlara uygulanacağının kabulü gerekir.
Davacının davadaki isteminden prim borcunu ödeme isteği olmadığı sonucu çıktığından talebi de gözetildiğinde uyuşmazlığa hüküm tarihinden önce 01.03.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa’nın değişik Ek 19. ve Geçici 26. maddelerinin uygulanacağının kabulü gerekir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.06.2006 gün ve E:2006/21-363, K:2006/466; 28.06.2006 gün ve E:2006/21-485, K:2006/483 sayılı kararları da bu yöndedir.
Somut olayda, davacı, 15.11.1994-25.12.1996 tarihleri arasında tarım … sigortalılığına ilişkin prim ödemiş ve bu tarihlerden sonra hiç prim ödememiştir. 1479 sayılı Yasa’nın Ek 19. maddesi tarım … sigortalıları için de uygulanacağından, davacının tarım … sigortalılığının 01.01.1997 tarihi itibariyle durdurulması gerekir. Bu durumda, 28.01.1997-30.10.2007 tarihleri arasındaki isteğe bağlı … sigortalılığına da geçerlilik tanımak gerekir.
Mahkemece, 1479 sayılı Yasa’nın değişik Ek 19. maddesi gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, fazla alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 13.05.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.