Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2009/7212 E. 2010/5174 K. 03.05.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/7212
KARAR NO : 2010/5174
KARAR TARİHİ : 03.05.2010

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, davalı işveren nezdinde l.l.l996- l.l.2007 tarihleri arası çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava davacının , davalıya ait minibüste 1.1.1996-1.1.2007 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının tespiti istemine ilişkindir .
Mahkemece davacının davalıya ait araçta 1.1.1996-1.1.2007 tarihleri arasında hizmet akti çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasanın 79. maddesi bu tip hizmet tesbiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır
Öte yandan sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığa cevaz verilmemiş olup çakışan sigortalılık olarak adlandırılan bu sorun zorunlu sigortalılıkla isteğe bağlı sigortalılığın çakışması halinde aslolan zorunlu sigortalılık olduğundan zorunlu sigortalılığa değer verilerek çözüme kavuşturulmaya çalışılmıştır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalıya ait işyerinden davacı adına kuruma bildirimde bulunulmadığı, uyuşmazlık döneminde davacının 1.1.2003-31.12.2003 tarihleri arasında isteğe bağlı SSK’na tabi sigortalı olduğu, davalının minibüs işletmeciliği nedeniyle 6.10.2003 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı, 1.1.1976 dan beri vergi kaydının bulunduğu, davaya konu 34 M 6105 plakalı minibüsün davalı adına 5.3.1996 da tescil edildiği, 2003-2004-2005 yıllarına ait dönem bordrolarının getirtildiği, davalıya ait minibüsün 13.5.2000 tarihli Ticari Taşıt Belgesinde davacının adının şoför olarak yazılı olduğu, eksiklikleri nedeniyle aracın trafikten men edilmesine dair 16.8.2006 tarihli belgede davacının sürücü olarak adının yazılı olduğu, 1.6.2002 tarihinde davacının işletmeci davalının ise mal sahibi olarak “Şartlı Araç Çalıştırma” başlıklı sözleşmeyi imzaladıkları, 28.12.1999 tarihli davaya konu minibüsün geçici ruhsatla çalışmasına izin verildiğine dair fotokopi belgenin davacı tarafından sunulduğu, davalı vekilinin temyiz dilekçesi ekiyle sunduğu belgelere göre İstanbul İl Trafik Komisyonunun davalıya ait minibüsünde aralarında olduğu 219 adet minibüsün plakasının 16.3.1996 tarihinde iptal edilmesi üzerine açılan davada İdare Mahkemesinin 5.12.200 tarihli kararı ile işlemin iptal edildiği bu tarihler arasında ve yine İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanlığının 1.12.2005 tarihli kararı ile davaya konu araç dahil 219 minibüsün plakasını iptal edilmesi üzerine İdare Mahkemesine açılan davanın sonucunda verilen kararın Danıştay 8. Dairesinin 30.10.2008 tarihli kararı ile onarak kesinleştiği ve bu kararın davalıya 26.12.2008 tarihinde tebliğ edildiği davalının buna göre de 1.1.2006-26.12.2008 tarihleri arasında davacının çalışmasının söz konusu olamayacağını ileri sürdüğü anlaşılmaktadır
Somut olayda fiili çalışmanın varlığın ilişkin delillerin resen toplanıp değerlendirilmesi gerekirken, 2003-2004-2005 yıllarına ait dönem bordro tanıkları dinlenmeden ve mahkemece beyanları hükme esasa alınan tanıklarında soyut beyanlarına değer verilerek sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur .
Yapılacak iş, davalı tarafından Kuruma verilen dönem bordrolarında adları geçen tanıkların resen beyanlarına başvurmak, 34 M 6105 plakalı minibüsün idarece plakasının iptal edildiği dönemlerde minibüsün çalıştırılmadığı iddiasına karşısında, dosyada 28.12.1999 tarihli geçici ruhsat örneğinde olduğu gibi minibüsün plakasının idarece iptalinden itibaren iptal işleminin mahkeme kararları ile ortadan kaldırıldığı tarihler arasında çalıştırılıp çalıştırılmadığı, başka bir anlatımla bu tarihler arasında minibüse geçici ruhsat verilip verilmediği ilgili kurum ve kuruluşlardan sorulduktan sonra, uyuşmazlık döneminin tümünde davacının davalıya ait minibüste çalışıp çalışmadığı konusunda davanın kamu düzenini ilgilendirdiği de dikkate alınarak araştırmanın genişletilip bu dönemlerde aynı hatlarda minibüs işleten ve şoförlük yapan tanıklarla, duraklarda bulunan kahyalarla varsa büfe, kahvehane vb işyerlerinin işveren ve bu işverenleri tarafından çalışmaları Kuruma bildirilen kimseler zabıta marifetiyle belirlenip beyanlarına başvurularak, davacının 506 sayılı Yasa’ya tabi isteğe bağlı sigortalı olduğu sürelerde dikkate alınarak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle karar vermek gerekir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve değerlendirme ile çifte sigortalılık oluşturacak biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan …’e iadesine, 3.5.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.