Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2009/6592 E. 2010/4773 K. 26.04.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/6592
KARAR NO : 2010/4773
KARAR TARİHİ : 26.04.2010

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı,22.3.1985-Ocak 1993 tarihleri arası … sigortalılığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davalı Kurumvekilinin temyiz itirazlarının reddine;
2-Davacının temyiz itirazlarına gelince;
Dava nitelikçe, davacının 22.03.1985-Ocak 1993 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında … sigortalısı sayılması gerektiğinin esbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren, 1479 sayılı Yasa’nın 24. maddesi ilk şekliyle, sigortalılığın oluşumu için, kendi ad ve hesabına bağımsız çalışma olgusunun gerçekleşmesi yanında, ayrıca, kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu da aramıştır. Bu kuruluşlara kayıt tarihi ise, sigortalılığın başlangıcı yönünden, yasal karine kabul edilmiştir. 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı Yasa, …’lu olabilme yönünden, söz konusu 24. maddenin öngördüğü meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu kaldırmış, sadece Yasa’nın temel ilkesi olan kendi ad ve hesabına çalışma koşulunun gerçekleşmesi durumunda, sigortalılığın oluşacağını yeterli görmüştür. Buna karşın, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa bağımsız çalışanların sigortalı olabilmeleri yönünden vergi yükümlülüğünü öngörmüş, vergiden muaf olanların da kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olmaları durumunda yine sigortalı sayılacaklarını kabul etmiştir. 22.03.1985 yürürlük tarihli 3165 sayılı Yasa ise, sigortalılığa karine yönünden vergi kaydının, bu kaydın bulunmaması veya vergiden muaf olunması halinde, esnaf ve sanatkar sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kayıtlarının esas alınacağını belirlemiştir. Anılan madde, 24.08.2000 tarihli ve 619 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değiştirilmişse de, daha sonra söz konusu Kanun Hükmünde Kararname, Anayasa Mahkemesi’nin 26.10.2000 tarihli ve E: 2000/61, K: 2000/34 sayılı kararı ile iptal edilmiş ve iptal kararı 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 24.07.2003 tarih ve 4956 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikte ise, bağımsız çalışanların … sigortalısı sayılabilmeleri için, gelir vergisi mükellefi olmaları ile gelir vergisinden muaf olanlardan esnaf ve sanatkar sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun olarak kayıtlı olmaları koşulu öngörülmüştür.
Davacının şahsi sicil dosyasının incelenmesinden, 22.10.1998 tarihinde Kuruma verilen giriş bildirgesine istinaden, 22.03.1985 tarihi itibariyle … sigortalısı olarak kayıt ve tescilinin yapıldığı, bilahare davalı Kurumca 02.06.2006 tarihli yazı ile davacıya dernek kaydının uygun olmadığı tespit edildiği gerekçesi ile sigortalılığının 22.03.1985 tarihinden itibaren iptal ettiği anlaşılmaktadır.
Davacının 20.07.1979-12.10.1998 tarihleri arasında Çamardı Şoförler ve Otomobiliciler Odası kaydı bulunmakta olup, vergi kaydı ve Esnaf ve Sanatkar sicil kaydı bulunmamaktadır. Bu durumda, davacının uyuşmazlık konusu dönemde vergi kaydı, esnaf ve sanatkar sicili kaydı bulunmadığı halde kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı bulunmaktadır. Dosya içersinde bulunan ödeme makbuzuna göre 02.11.1998 tarihinde 20.000.000.TL prim ödediği ancak tahsil edilen primlerin hangi döneme ilişkin olduğu belli değildir. Öte yandan geçmişe yönelik prim tahsil ettikten ve uzun süre bu primleri kullandıktan sonra sigortalılığın iptalinin Medeni Kanun’un 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacağı, sosyal güvenlik kurumlarının anayasal görevlerini yerine getirirken, sigortalılara karşı olabildiğince yasal haklarını hatırlatması ve bu durumlarını izlemesinin zorunlu görev olduğu, …’un bu Anayasal sosyal güvenlik ödevinin gereği olarak, sigortalısını uyarmaması sonucu, primleri tahsil edilen sürelerin 1479 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu sigortalı olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.10.1997 gün ve E: 1997/10-578, K: 1997/758 sayılı; 24.09.2003 gün ve 2003/10-489, 2003/490 sayılı; 26.11.2008 gün ve E:2008/21-693, K:2008/713 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Mahkemece davacının tescilinin yapıldığı 22.10.1998 tarihinde sigortalılık koşulu için oda kaydının tek başına yeterli olduğu halde, oda kaydının esnaf sicil kaydı bulunmadığı için tek başına yasal dayanağı bulunmadığı ve sigortalılık koşulları taşınmayan dönemde Kurumun hatalı işlemi sonucu prim ödenmesinin davacı yararına kazanılmış hak oluşturmayacağı şeklinde hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 26.04.2010 gününde oy birliği ile karar verildi.