Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2009/5828 E. 2010/4567 K. 20.04.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/5828
KARAR NO : 2010/4567
KARAR TARİHİ : 20.04.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş)Mahkemesi

Davacı,davalı işveren nezdinde 27.4.1996-25.7.1998 tarihleri arası çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ile davalılardan Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR

1. Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı SGK vekilinin tüm, temyiz itirazlarının reddine
2. Davacının temyizine gelince;Davacı 27.04.1996-25.07.1998 tarihleri arasında dava dışı … A.Ş ye ait iken 25.07.1998-29.08.2006 tarihleri arasında da davalı … A.Ş. tarfından aynı işçilerle ve isim değişikliği yapılarak işletilen işyerinde geçen ve kuruma eksik bildirilen çalışma süresinin tesbitini talep etmiştir.
Mahkemece 25.07.1998-31.05.1999 tarihleri arasındaki süre yönünden 506 sayılı Yasanın 79. maddesinde yazılı hakdüşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle bu döneme ilişkin talep reddedilmiş 2001-2002-2003 yıllarından eksik bildirilen çalışma süresinin ise tesbitine karar verilmiş ise de bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
506 sayılı Yasa’nın 79/8. maddesinde yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilmeyen sigortalıların çalışmalarının çalıştıkları hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilecekleri öngörülmüştür.
Davacının, işyerindeki çalışmaları işe giriş bildirgelerine, aylık ve üç aylık bordrolara dayanılarak Kuruma kısmi olarak bildirilmiş ve bildirime uygun olarak da primleri ödenmiştir. Öte yandan işe giriş bildirgesi ve bordrolar davacı çalışmalarının işyerinde kesintili geçtiğinin karinesidir. Karinenin tersinin ise eşdeğerdeki belgelerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez. Bu gibi durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasanın 79. maddesi olup bu tip hizmet tesbiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden dava dışı … A.Ş.tarafından 38563 sicil nolu işyerinden 5.8.1997 tarihinde verilen işe giriş bildirgesi ile 1997 yılında 146 gün,1998 yılında 204 gün,1.6.1999 ve 13.5.2002 tarihli işe giriş bildirgeleri ile davalı şirkete ait 41054 sicil nolu işyerinden 1999 yılında 210 gün,2000 yılında 360 gün,2001 yılında 31 gün,2002 yılında 229 gün,2003,2004,2005 yıllarında 360 gün,2006 yılında 209 gün çalışmanın bildirildiği davalı işveren şirket ile dava dışı … A.Ş. ne ait tüm evrak dosya içinde bulunmamakla birlikte, davalı … A.Ş nin şube adresi ile dava dışı … A.Ş nin merkez adresinin davacının çalıştığını iddia ettiği işyeri ile aynı olduğu, her iki şirketin ayrı tüzel kişiliklere sahip olmakla birlikte bir kısım ortaklarının soy isimlerinin benzer olduğu, aralarında organik bağ bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davacı 1996-2006 yılları arasında işyerinde kesintisiz olarak çalıştığını ileri sürmüş,davacı tanıklarıda bu iddiayı doğrulamışlardır.Davacının 24.4.1996-29.8.2006 tarihleri arasındaki çalışmaları kesintisiz ise bu dönemdeki işyerini işleten işverenler değişse de hak düşürücü süre işlemeyeceğinden yapılacak iş; kesintisiz çalışıldığı iddia ve bordro tanıklarının beyanı ile ispat edilen dönem yönünden davacıya dava dışı … A.Ş’ni yöntemince davaya dahil etmesi için önel vermeli bu şirketin davaya karşı beyanı alınarak bildireceği deliller toplanıp çıkacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 09.02.2010 tarihli oturumda oybirliğiyle karar verildi.