Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2009/5557 E. 2010/4327 K. 14.04.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/5557
KARAR NO : 2010/4327
KARAR TARİHİ : 14.04.2010

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı,davalı işveren nezdinde 1.7.1991-1.4.1993 tarihleri arası çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ile davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi
K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davalı …’nun tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı, davalıya ait işyerinde, 30.01.1988-05.09.1990 ve 01.07.1991-01.04.1993 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak sürekli çalıştığının tespitini istemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile davacının 01.07.1991-01.04.1993 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak sürekli çalıştığının tespitine, hak düşürücü süreye uğraması nedeniyle 30.01.1988-05.09.1990 tarihleri arasındaki dönem yönünden istemin reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesinde, bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında; resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması, salt, bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması, inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordroları, tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken işverenler tarafından Kuruma bildirilen komşu işyerleri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kimi diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür.
Somut olayda davacının, 05.09.1990 tarihinden itibaren çalışmalarının (01.07.1991-01.04.1993 tarihleri arasındaki süre dışında) SGK’na bildirildiği, dava tarihine kadar davalıya ait işyerinde çalışmaya devam ettiği, çalışmasının başka bir işyerinde çalışmayla kesintiye uğramadığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Dinlenen bordro tanıkları da davacının bu işyerinde 1988 yılından itibaren aralıksız çalıştığını doğrulamıştır.Bu durumda davacının 01.07.1991-01.04.1993 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak sürekli çalıştığının tespitine dair verilen karar doğrudur. Ancak 506 sayılı Yasa’nın 79/10. maddesi gereği bu tür davaların 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerekir ise de, davacının 30.01.1988 tarihinden itibaren başka bir işverenin işyerinde çalışmaksızın dava tarihine kadar davalı işverene ait işyerinde çalıştığı bordro tanıklarının beyanlarından açıkça belli olduğuna göre aynı işverene ait işyerindeki hizmet akti, 30.01.1988 tarihinden itibaren kesintisiz olarak devam ettiğinden hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. .Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.