YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/5449
KARAR NO : 2009/7178
KARAR TARİHİ : 25.05.2009
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı,davalı işveren nezdinde 9.5.1990-6.11.2001 tarihleri arası çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurum ve işveren vekillerinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının davalı işverene ait işyerinde 09.05.1990-06.11.2001 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, istemin kısmen kabulü ile, davacının davalıların murisi …’a ait işyerinde 13.02.1997 ile 06.11.2001 tarihleri arasında çalıştığının tespitine, karar verilmiş ise de; varılan bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup usul ve yasaya aykırıdır.
Davalı, işveren tarafından davacıya ait işe giriş bildirgesi davalı Kuruma verilmemiş, 1990-2001 yılları arasındaki dönem bordrolarında da davacının her hangi bir çalışması bildirilmemiştir. Somut olayda uyuşmazlık, fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10.maddesinde bu tür hizmet tesbiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunlara destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür.
Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığı yöntemince araştırılmış, 1990-2001 yılları arasında aynı yer çalışanı bordrolu tanık davacı ile birlikte talep edilen dönemde birlikte çalıştıklarını doğrulamış, kesinleşen işçilik alacakları davasında davacının davalı işyerinde 9.5.1990-6.11.2001 tarihleri arasında 11 yıl 5 ay 27 gün çalıştığı esas alınarak işçilik alacaklarına hükmedilmiş olmasına rağmen, mahkemece istemin kabulüne karar verilmesi gerekirken kısmen kabule karar verilmesi isabetsizdir.
Öte yandan 506 sayılı Yasa’nın 60/G maddesinde 18 yaşından önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların sigortalılık sürelerinin 18 yaşını doldurdukları tarihte başlayacağı, ancak bu tarihten önceki süreler için ödenen malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin prim ödeme gün sayılarına dahil edileceği bildirilmiştir.
Yapılacak iş; davacının çalışması 9.5.1990 tarihinden itibaren usulünce ispatlanmış olduğundan istem gibi davacının 09.05.1990-06.11.2001 tarihleri arasında davalıların murisine ait işyerinde sigortalı olarak çalıştığının tespitine karar vermek, ancak 506 sayılı Yasa’nın 60/G maddesine göre sigortalılığının 18 yaşını doldurduğu 3.4.1991 tarihinden itibaren başladığını tespit etmek, 18 yaşını doldurmadan önceki tarihlere ilişkin sürelerin ise prim ödeme gün sayısına sayılmasına karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz hacının istek halide davacıya iadesine aşağıda yazılı temyiz hacının temyiz edenlerden davalıya yükletilmesine 25.05.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.