Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2009/5424 E. 2010/5303 K. 06.05.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/5424
KARAR NO : 2010/5303
KARAR TARİHİ : 06.05.2010

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 435/2. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, iş kazası sonucu iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, ATK. ‘ca verilen rapor esas alınarak davacının %4.2 oranında sürekli iş göremez durama geldiğinin kabulüyle tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının maluliyet oranının Kurum tarafından %0,YMD,kontrolü gerekmez olarak belirlendiği,itiraz üzerine SS Yüksek Sağlık Kurulundan alınan 08.05.2007 tarihli rapor uyarınca maluliyeti gerekmediğine karar verildiği, itiraz üzerine Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 11.08.2008 tarihli kararında, sigortalının sağ el 5.parmak hareket kısıtlılığı nedeniyle (E) cetveline göre %4,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağına karar verildiği anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Yasa’nın iş kazası veya meslek hastalığı sigortasından sağlanan haklar başlıklı 16. maddesinde sigortalıya geçici iş göremezlik süresince günlük geçiçi iş göremezlik ödeneği verileceği, sigortalıya sürekli iş göremezlik ödeneği ödeneceği, 19. maddesinde Kurum Sağlık Kurulunca meslekte kazanma gücü en az %10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalının sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanacağı, sigortalının yeniden bir iş kazasına uğraması halinde, meydana gelen özürlerin bütünü göz önüne alanarak kendisine sürekli iş göremezlik geliri bağlanacağı, 94. maddesinde Kurumun sigortalının, isteğe bağlı sigortalının veya bunların hak sahiplerinin malullük, iş göremezlik raporlarında belirtilen rahatsızlıklarının mevcud olup olmadığını tespit amacıyla kontrol muayenesi ve tetkik yaptırılmasını talep edebileceği, yapılan muayenede tespit edilecek malullük durumuna göre sürekli iş göremezlik gelirinin artırılabileceği, azaltılabileceği veya kesilebileceği, 95. maddesinde ise usulüne uygun sağlık kurulu raporu ve dayanağı belgeler ile diğer belgelerin incelenmesiyle sürekli iş göremezlik oranının Kurumca belirleneceği, bu karara karşı ilgililerin itirazı halinde durumun SS Yüksek Sağlık Kurulunca karar bağlanacağı bildirilmiştir.
Her ne kadar ATK. 3. İhtisas Dairesince beden güç kayıp oranı %4.2 olarak belirlendiğinden ve %10’nun altında olduğundan davacıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanması mümkün değilse de davacının arızası sağ el 5. parmak hareket kısıtlılığı olup ilerde beden güç kayıp oranının artış göstermesi halinde davacıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanması ihtimali bulunduğundan veya ilerde 2. bir iş kazası vukubulması halinde şimdi belirlenecek oran gözetilerek sürekli işgöremezlik oranı belirleneceğinden bu davada sürekli iş göremezlik geliri bağlanmasa da beden güç kayıp oranının tespiti SGK. Başkanlığının da hak alanını doğrudan etkilediğinden Sosyal Güvenlik Kurumuna davanın yöntemince yöneltilmesi gerektiği ortadadır. Oysa, yargılamanın Sosyal Güvenlik Kurumunun yokluğunda sürdürüldüğü ve sonuçlandırıldığı açıktır.Hal böyle olunca yargılamanın Sosyal Güvenlik Kurumunun yokluğunda sürdürülmesi isabetsiz olmuştur.
Öte yandan kural olarak Yüksek Sağlık Kurulunca verilen karar Sosyal Güvenlik Kurumunu bağlayıcı nitelikte ise de diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı olmadığından Yüksek Sağlık Kurulu kararına itiraz edilmesi halinde inceleme Adli Tıp Kurumu giderek Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu aracılığıyla yaptırılmalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 28.06.1976 günlü, 1976/6-4 sayılı Kararı da bu yöndedir.
Somut olayda, Yüksek Sağlık Kurulunun 08.05.2007 tarihli raporu ile,itiraz üzerine Adli Tıp Kurumu 3.AT İhtisas Kurulundan alınan 11.08.2008 tarihli rapor arasında çelişki olduğu halde iki rapor arasındaki çelişki giderilmeden yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş; öncelikle davayı yöntemince Sosyal Güvenlik Kurumuna yöneltmek, davalı Sosyal Güvenlik Kurumunun ileri süreceği delilleri toplamak, yukarıda açıklandığı şekilde SS Yüksek Sağlık Kurulu ile ATK 3. İhtisas Kurulu raporları arasındaki çelişkiyi gidermek ve sigortalının çalışma gücü kaybı oranını tesbit etmek için Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan rapor almak ve sonucuna göre karar vermektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 06.05.2010 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava nitelikçe iş kazası sonucu iş göremezliğe uğrayan davacının maddi, manevi tazminat isteğine ilişkindir.
Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Kuruluşu ve Yüksek Sağlık Kurulunca tanzim olunan maluliyet raporunda davacının maluliyetinin bulunmadığı belirtilmiş iken ,itiraz üzerine alınan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesince tanzim olunan raporda davacının E cetveline göre % 4,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybedeceği belirtilmiştir. Mahkemece Adlı Tıp Kurumu İhtisas Dairesince hazırlanan rapora itibar ederek hüküm kurulmuştur.
Verilen kararın davalı yanca temyizi üzerine Dairemizce, maluliyet oranının tesbitine ilişkin olarak kurulacak hükmün Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanını doğrudan etkilemesi nedeniyle davayı Sosyal Güvenlik Kurumuna yöneltmek, ileri süreceği delilleri toplayıp Yüksek Sağlık Kurulu raporu ile Adlı Tıp Kurumu İhtisas Kurulu raporu arasındaki mübayeneti giderip , sonucuna göre karar vermek üzere kurulan hüküm bozulmuştur. Raporlar arasındaki mübayenetin telifi ile hüküm kurulması gerektiğine ilişkin bozmaya iştirak etmekle birlikte, davanın Sosyal Güvenlik Kurumu’na yöneltilmesine ilişkin bozmaya iştirak etmemekteyim.
Şöyle ki; Dava iş kazasına dayalı maddi ve manevi tazminat davasıdır. Davacının maluliyet oranı % 10’un altında kalmakla davacıya maluliyet aylığı bağlanmamaktadır. Dolayısıyla açılan bu tazminat davasında Sosyal Güvenlik Kurumu’nun hak alanını ilgilendiren bir durum söz konusu değildir. mübayenetin telifi açısından alınacak rapor ile malüliyet oranının % 10’un üzerine çıkması durumunda dahi Kurum aleyhine ayrı bir maluliyet oranının tesbiti ve aylık bağlanmasına ilişkin dava açılması gerekmektedir.
HUMK’nun 43. madde hükmüne göre Sosyal Güvenlik Kurumunun davaya konu tazminatı ödeme yükümlülüğü veya bir hak elde etme durumu söz konusu olmamakla taraflar arasında mecburi dava arkadaşlığı olmadığı gibi ihtiyari dava arkadaşlığı dahi bulunmamaktadır. Ayrıca Kurum’un davaya dahil edilmesi davanın uzamasına, fuzuli masraf yapılmasına, zaman kaybına neden olacaktır.
Yukarıda belirttiğim nedenlerden dolayı Sayın çoğunluğun görüşüne katılmamaktayım.