Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2009/3825 E. 2010/4328 K. 14.04.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/3825
KARAR NO : 2010/4328
KARAR TARİHİ : 14.04.2010

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı,davalılardan işverene ait işyerinde 1.7.1991-Haziran 1996 tarihleri arasında geçen ve Kuruma eksik bildirilen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R

Davacı, davalıya ait inşaat malzemeleri satışı ve komisyonculuk işyerinde 01.07.1991-Haziran 1996 tarihleri arasında geçen ve SGK’na eksik bildirilen çalışmalarının tesbitini istemiştir.
Mahkemece, istemin reddine karar verilmiş ise de, bu sonuca eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak varılmıştır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. maddesinde, bu tür hizmet tesbit davasının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında, resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olur. Ne var ki bu tür kanıtlar salt bu nedene dayanarak istemin reddine neden olmaz; aksi durumun ispatı olanaklıdır. Somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordro tanıkları ve komşu işyerinin kayıtlı çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür.
Mahkemenin bu tür davaların kişilerin sosyal güvenliğine ilişkin olması ve kamu düzenini ilgilendirdiğini göz önünde tutarak gerektiğinde; doğrudan soruşturmayı genişletmek suretiyle ve olabildiğince delilleri toplaması gerekmektedir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda; davacının davalı işyerinde 1.7.1991-30.11.1993 tarihleri arasındaki çalışmaları kısmi ve kesintili olarak bildirilmiştir. Davacının çalıştığı süre kadar Kuruma bildirildiğini, bildirilen süre dışında çalışmasının olmadığını beyan eden bordro tanıklarından … … davalı işveren şirketin sahibinin kardeşidir. Bu tanık anlatımlarının tarafsız olamayacağı ortadadır. Diğer bordro tanığı … 1988-1991 yılları arasında davalıya ait işyerinde çalıştığını beyan etmiş olup ihtilaflı dönemin tümü hakkında bilgi sahibi olamayacağı açıktır. Diğer bordro tanığı … … ise davacının çalışma sürelerini ve tarihlerini hatırlayamadığını beyan etmiştir. Davacının kesintisiz çalışma iddiasını doğrulayan davacı tanıklarından Nedim … ise davacıyla birlikte bu işyerinde çalışmamıştır. Diğer davacı tanığı … … davacıyla beraber 1993-1995 yılları arasında davalı şirkete ait işyerinde çalıştığını beyan etmiş ise de, bordrolarda kayıtlı değildir. Yapılacak iş; bu işyerinden çalışma tarihinde Kuruma işyerinden dönem bordrosu verildiğine göre, çalışma tarihini kapsayan tarihte işyerinde çalıştığı bordrolar ile tespit edilen, bordrolarda kayıtlı diğer işyeri çalışanlarını, gerektiğinde zabıta marifetiyle tespit edilecek işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde çalışma tarihinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının; çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, işyerindeki ve davalılara ait işyerlerinde gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/10. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra ve olayda davacının dava dışı işyerlerindeki çalışmaları varsa bu çalışmalar nedeniyle çalışmanın kesintiye uğrayıp uğramadığı da dikkate alınarak, hak düşürücü sürenin dolup dolmadığını araştırıp sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yanlış değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, fazla alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 14.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.