YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/2794
KARAR NO : 2010/2803
KARAR TARİHİ : 15.03.2010
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı … Gıda Teks. San ve Tic. A.Ş.’nin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe maruz kalan işçinin uğramış olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı, davalı işverene ait işyerinde çalışırken 23.05.2004 tarihinde işverenin kusurlu davranışı sonucu gerçekleşen iş kazası nedeniyle % 25,20 oranında sürekli işgöremez duruma gelmiştir.
Mahkemece davacının maddi zararlarının Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanmış olması nedeniyle maddi tazminat isteminin reddine; 50.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine karar verilmiş, karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının iş kazası sonucu % 25,20 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı olayda, davacının % 60, davalı işverenin % 40 oranında kusurlu olduğu dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesinde hakimin bedensel bütünlüğün bozulması halinde olayın özelliklerini göz önünde tutularak zarar görene adalete uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar vereceği öngörülmüştür. Buna göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile sigortalıya verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez.
Bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına 25.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken 50.000,00 TL’sına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden H.U.M.K.’nun 438/7. maddesi uyarınca hüküm bozulmamalı düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının tümüyle silinerek, yerlerine,
“1-Davanın kısmen kabulü ile; davacının maddi tazminat isteminin Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanmış olması nedeniyle reddine;
2-25.000,00.-TL manevi tazminatın 23.03.2004 olay tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla manevi tazminat isteminin reddine,
3-Alınması gereken 1.350,00-TL ilam harcının peşin alınan harçla karşılandığından harç alınmasına yer olmadığına, artan 13.50 TL harcın karar kesinleştikten sonra talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 12,20.-TL başvuru ile 1.350.00 TL nispi olmak üzere toplam 1.362.20 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 280,00.-TL yargılama giderinden ret edilen ve kabul edilen miktarlar nazara alınarak, 52,00.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına
6-Hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, vekil ile temsil edilen davacı yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı üzerinden 2.800,00.-TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, vekil ile temsil edilen davalıl yararına ret edilen manevi tazminat miktarı üzerinden 2.800,00.-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine, maddi tazminatın reddinin, katsayı değişiklikleri sonucu sigorta tahsisleri peşin sermaye değerindeki artışlardan kaynaklanmasına ve davacıların dava açılırken bu hususu bilebilmesinin mümkün bulunmamasına göre, maddi tazminatın reddi nedeniyle davalı yararına avukatlık ücreti verilmesine yer olmadığına;” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine, 15.03.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.