Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2009/2216 E. 2009/9653 K. 25.06.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/2216
KARAR NO : 2009/9653
KARAR TARİHİ : 25.06.2009

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş)Mahkemesi

Davacı-Karşı Davalı …, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine, Davalı-Karşı Davacılar ise, murislerinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, her iki davanın da kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı-karşı davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere ve özellikle temyizin kapsamına göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacının iş kazası sonucu %31 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı olayda davacının % 25 kusurunun bulunduğu davalı işverenin %75 oranında sorumlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
B.K’nun 47. Maddesinde hakimin bedensel bütünlüğün bozulması halinde olayın özelliklerini göz önünde tutularak zarar görene adalete uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar vereceği öngörülmüştür. Bedensel bütünlük eş deyişle vücut bütünlüğü kavramının fizik bütünlük yanında ruhsal bütünlüğü ve sağlığı da kapsadığı tartışmasızdır. Olayın özelliklerinin neler olduğu 22.6.1966, 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklanmıştır. Bunlar her olayda değişebilir. Bu nedenle hakiminin kararında bu özellikleri objektif ölçülere göre göstermesi gerekir.
Hakimin takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen 500.00 TL.tutar çok az olup uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olmadığı ortadadır.
3- Torbalı Asliye Hukuk Mahkemesinin birleştirilerek görülen 1999/67 Esas sayılı davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince; 5521 sayılı Yasanın 1.maddesine göre; işçiyle işveren veya işveren vekili arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının İş Mahkemelerinde çözümleneceği hükmü öngörülmüştür. Maddede belirtildiği üzere, İş Mahkemesinin görevli olması için şu iki unsurun birlikte gerçekleşmesi koşuldur. a)Uyuşmazlığın tarafları işçi ve işveren (ya da işveren vekili) olmalıdır. b)Uyuşmazlık iş sözleşmesinden veya İş Kanunundan kaynaklanmalıdır.
Somut olayda, bu dava ile birleştirilerek birlikte sonuçlandırılan Torbalı Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/67 Esas sayılı dosyasındaki davacılardan … ile davalı … arasında hizmet ilişkisi bulunmakta ise de birleştirilen dava, davacı … oğlu diğer davacıların ise yakını olan …”un aynı olayda ölümü nedeniyle davalı …’nin haksız eylemine dayalı destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat isteklerine ilişkindir.Davacılardan işveren … oğlu olan Tahir, davacı … sigortalısı olan davalı …”ı işyerinde elektrik çarpmasından kurtarmak isterken elektrik çarpması sonucu ölmüştür.
Birleştirilen davada davacıların tazminat taleplerinin yasal dayanağı İş Kanunu değil Borçlar Kanunu hükümleridir. Bu durumda, davanın Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatı ile ayrı görülerek sonuçlandırılması gerekirken İş Mahkemesinde açılan dava ile birleştirilerek İş Mahkemesi sıfatı ile sonuçlandırılması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı- karşılık davalı … Sökenin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı …’nin birleştirilen davada verilen hükme yönelik öteki itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 25.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.