YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/1922
KARAR NO : 2010/961
KARAR TARİHİ : 08.02.2010
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, SSK’lı çalışmaları hariç 1985-15.7.1991 tarihleri arası tarım … sigortalısı olduğunun tespiti ile hizmetlerinin birleştirilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava davacının, 1985-15.7.1991 tarihleri arasında SSK’na tabi çalışmalarıyla çakışan süreler dışında kalan dönemlerde tarım Bağ Kur sigortalısı olduğunun tespitiyle SSK, tarım Bağ Kur ve 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılık sürelerinin birleştirilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım … hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 58 yaşını dolduran kadınlarla, 60 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım … sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır.Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek …’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. …’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan … Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 1.1.1985 tarihi itibariyle resen tarım Bağ Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescilinin yapıldığı, 1.1.1980 tarihinden beri ziraat odasına kayıtlı olduğu, 1987 yılı içerinde Toprak Mahsulleri Ofisine ürün teslim ettiği, 1.1.1986-31.3.1987 tarihleri arasında 421 gün, 1.5.1989-1.5.1990 tarihleri arasında 360 gün SSK ‘na tabi zorunlu çalışmasının bulunduğu, 15.1.1991 tarihinden itibaren de 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olup sigortalılığının devam ettiği, davacı 18.12.1989 tarihli dilekçesiyle tarım Bağ Kur sigortalılığının SSK tabi çalışmaya başlaması nedeniyle sona erdirilmesini istediği halde Kurumca bu yönde bir terkin işleminin yapılmadığı, daha sonra verilen 31.5.1999 tarihli TİB dilekçesine göre davacı 1.1.1985-15.7.1991 tarihleri arasında tarım Bağ Kur sigortalısı kabul edilmiş ise de dosyada bulunan 18.8.1999 ve 25.6.2001 tarihli hesap ekstrelerinde tarım Bağ Kur sigortalılığının SSK’na tabi çalışmaya göre terkin edilerek davacının 1.1.1985-31.12.1985 tarihleri arasında sigortalı olarak kabul edildiği, 1985 yılına ait pirim borcu için 8.7.1985 ve 15.1.1986 tarihlerinde ödeme yapıldığı ve 1997 yılı affından yararlanarak 6.6.1997-15.12.1997 tarihleri arasındaki toplu pirim ödemelerine göre 27.092.390 TL fazla ödemesinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Gerçekten Tarım … sigortası kapsamında kesintisiz tarımsal faaliyetin bulunduğunun anlaşıldığı hallerde, 506 ve 1479 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmaların 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı tümden sona erdirmeyeceği, 2926 sayılı Yasanın 36 ve 10.maddesindeki şartlarında gerçekleşmesi halinde 506 ve 1479 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmalar dışında kalan süreler bakımından Tarım … sigortalısı olunduğunun kabulünün gerekeceği, 506 ve 1479 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaların uzun süreli olduğu hallerde ise, tarımsal faaliyetin kesintiye uğradığının artık 506 ve 1479 sayılı Yasa’ya tabi çalışmanın sona ermesinden sonra, 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın yeniden başlatılabilmesi için, doğrudan prim yatırılması veya aynı yasanın 36.maddesine göre ürün bedelinden tevkifat yapılması yoluyla yeniden kayıt ve tescil yolundaki iradenin ortaya konulması gerektiği Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Somut olayda davacının 1.1.1986-31.3.1987 ve 1.5.1989-1.5.1990 tarihleri arasındaki çalışmaları kısa süreli olmayıp uzun süreli çalışma niteliğindedir. Bu çalışmaların bittikleri tarihten sonra prim ödemesi de bulunmayan davacının tarım Bağ Kur sigortalılığının yeniden başlatılamaması yönündeki mahkeme kararı yerinde ise de davacının 1997 yılı affından yararlanarak yaptığı pirim ödemlerinin dikkate alınmadan istemin tümden reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur
Yapılacak iş, davacının 1997 affından yaralanarak yaptığı pirim ödemelerinin geriye doğru uyuşmazlık konusu dönem içerinde SSK’n tabi zorunlu çalışmalar dışından kalan süreleri kapsayıp kapsamadığının başka bir deyişle, ne kadar sürenin primi olabileceğinin kurumdan sorularak sonucuna göre değerlendirme yapılmak, daha açık bir anlatımla, eğer davalı kurum geçmişe yönelik (uyuşmazlık konusu dönemi de kapsar şekilde) prim tahsil etmiş ve uzun süre bu primleri kullanmış ise, daha sonra davacının sigortalılığının iptal edilmesi Medeni Kanun’un 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacağından, uyuşmazlık dönemi içerisinde SSK na tabi çalışmalar dışında kalan primi ödenmiş süreler yönünden davanın kabulüne; geçmişe yönelik prim tahsil edilmediği, edilmiş olsa dahi kurum tarafından uzun süre bu primlerin kullanılmadığının saptanması halinde davanın reddine karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 8.2.2010 gününde oy birliği ile karar verildi.