Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2009/17057 E. 2010/7325 K. 22.06.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/17057
KARAR NO : 2010/7325
KARAR TARİHİ : 22.06.2010

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerle 15.000,00 TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi ve davacı vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 22.6.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. duruşma günü taraflar adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildi ve aynı gün Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava 27.12.2005 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu % 34 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının maddi zararı sigorta tahsisleri peşin sermaye değeri ile karşılandığından maddi tazminat istemi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmişse de manevi tazminatın takdirinde yanılgıya düşüldüğü, manevi tazminatın az takdir edildiği anlaşılmaktadır.
Davacının iş kazası sonucu % 34 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı olayda davacının % 40 davalı işverenin % 60 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
B.K’nun 47. Maddesinde hakimin bedensel bütünlüğün bozulması halinde olayın özelliklerini göz önünde tutularak zarar görene adalete uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar vereceği öngörülmüştür. Bedensel bütünlük eş deyişle vücut bütünlüğü kavramının fizik bütünlük yanında ruhsal bütünlüğü ve sağlığı da kapsadığı tartışmasızdır. Olayın özelliklerinin neler olduğu 22.6.1966, 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklanmıştır. Bunlar her olayda değişebilir. Bu nedenle hakiminin kararında bu özellikleri objektif ölçülere göre göstermesi gerekir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına 25.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken 15.000,00-TL’ sına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. .
Ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden H.U.M.K.’nun 438/7. maddesi uyarınca hüküm bozulmamalı düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının tümüyle silinerek yerine;
“1-Davacının maddi zararı sigorta tahsisleri peşin sermaye değeri ile karşılandığından maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile takdiren 25.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihi olan 27.12.2005 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla manevi tazminat talebinin reddine,
2-Alınması gereken 1.350,00-TL ilam harcından peşin alınan 823,10-TL’nin indirimi ile kalan 526,90-TL ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından başvurma ve peşin harç olmak üzere yatırılan toplam 851,80-TL harç giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Reddedilen ve kabul edilen miktarlar nazara alınarak, davacı tarafça yapılan toplam 850,00-TL yargılama giderinden takdiren 350,00TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, avukat ile temsil edilen davacı yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı üzerinden 2.900,00-TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, avukat ile temsil edilen davalı yararına reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden tarifenin 10/2 maddesi dikkate alınarak 2.900,00-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, maddi tazminatın reddinin, katsayı değişiklikleri sonucu sigorta tahsisleri peşin sermaye değerindeki artışlardan kaynaklanmasına ve davacının dava açarken bu hususu bilebilmesinin mümkün bulunmamasına göre, maddi tazminatın reddi nedeniyle davalı yararına avukatlık ücreti verilmesine yer olmadığına,” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine, 22.06.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.