YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/16490
KARAR NO : 2010/13126
KARAR TARİHİ : 27.12.2010
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 1.8.2000- 16.4.2004 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Davacı, 01.08.2000-16.04.2004 tarihleri arasında davalı şirkete ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tesbitini istemiştir.
Mahkemece, davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir.
Davanın 5510 sayılı Yasanın 4/I-a bendi kapsamındaki sigortalılara ilişkin olduğu, geçiş hükümlerini içeren aynı Yasanın Geçici 7. maddesi hükmünde “bu Kanun’un yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler” hükmü gözetildiğinde, eldeki somut uyuşmazlığın dayandığı mevzuat hükümleri 506 sayılı Yasanın 79. maddesidir. 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesi “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.”hükmünü içermektedir. Madde hükmünde yazılı hak düşürücü süre yönetmelikte belirtilen belgeleri işveren tarafından Kuruma verilmeyen sigortalıları kapsamakta olup, belge verilmiş sigortalılar yönünden hak düşürücü sürenin işlemeyeceği söz götürmez. Yargıtay HGK’nun 03.03.2004 tarih 2004/21-139 Esas-117 Karar ve 05.02.2003 tarih 2003/10-7 Esas-53 Karar sayılı ilamları da bu yönlere işaret etmektedir.
Somut olayda davacının çalışmasının sona erdiği yıl sonu olan 31.12.2004 tarihinden itibaren beş yıl dolmadan 08.05.2009 tarihinde dava açıldığından, çalışmalarının hak düşürücü süreye uğradığından söz edilemez. Bu durumda işin esasına girip, tüm delilleri değerlendirerek bir sonuca ulaşmak gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili’nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 27.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.