Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2009/15426 E. 2010/11916 K. 02.12.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/15426
KARAR NO : 2010/11916
KARAR TARİHİ : 02.12.2010

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, davalı işveren nezdinde 15.4.1994- 15.8.2008 tarihleri arası çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının 15.04.1994-15.08.2008 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece,istemin kabulü ile, davacının davalı işyerinde 15/04/1994-15/08/2008 tarihleri arasında çalıştığı halde kuruma bildirilmeyen veya gerekli belgelerle desteklenmemiş toplam 1424 gün süre ile ve aylık 750,00 TL net ücretle 506 sayılı Kanun kapsamında çalıştığının tesbitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 16.04.1994 tarihinde … işyeri sicil numaralı davalı işyerinde işe girdiğine dair işe giriş bildirgesinin 16.05.1994 tarihinde Kuruma verildiği,aynı işyerinden verilen 20.04.2000,10.05.2002,15.04.2003 tarihli işe giriş bildirgelerinin de bulunduğu, 16.04.1994-30.11.1999, 20.04.2000-05.12.2001, 10.05.2002- 05.12.2002, 15.04.2003-2008/8 arası her yıl bildiriminin bulunduğu,1994 te 170 gün,1995 te 239 gün,1996 da 72 gün,1997 de 62 gün,1998 de 270 gün,1999 da 270 gün,2000 de 250 gün,2001 de 335 gün,2002 de 207 gün,2003 te 256 gün,2004 ten itibaren 2005 yılı 2,3,4. ayları hariç yılda 360 gün tam bildirildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79. maddesi bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli, daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ilc çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527,30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda, davalı işyerine ait dönem bordroları getirtilmeden, tanıkların davacı ile aynı dönemde işyerinde çalışan kişilerden olup olmadığı tesbit edilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Davacının işe giriş bildirgesine göre işe giriş tarihi 16.04.1994 olduğu halde işe giriş tarihinin 15.04.1994 olarak kabul edilmesi ve davacının ücretin tesbiti ile ilgili bir talebi olmadığı halde HUMK.’nun 74.maddesine aykırı olarak talep aşılmak suretiyle ve tanık beyanlarına göre aylık 750,00TL net ücretle çalıştığının tespitine karar verilmesi yerinde değildir. Yapılacak iş; davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınarak, davacının talep ettiği döneme ilişkin davalı işyeri dönem bordrolarını getirtmek, dinlenen tanıkların bordro tanığı olup olmadığını kontrol etmek, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemde çalışan bordro tanığı olduklarının anlaşılması halinde şimdiki gibi istemin kabulüne karar vermek, dinlenen tanıkların bordro tanığı olmadığının yada talep edilen dönemde çalışmadığının anlaşılması halinde, davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlarına geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarını veya işverenlerini tesbit edip beyanlarına başvurmak, HUMK m.74 gereğince davacının talebi ile bağlı kalmak ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı …nun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 02.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.