Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2009/15349 E. 2010/11638 K. 25.11.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/15349
KARAR NO : 2010/11638
KARAR TARİHİ : 25.11.2010

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacılar murisinin davalılardan işverene ait işyerinde 01.01.1999-15.04.2000 tarihleri arasında çalıştığının ve ölümüyle sonuçlanan kazanın iş kazası olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, iş kazası sonucu 11.07.2002 tarihinde öldüğü iddia olunan davacıların murisi sigortalı Savaş Sarıyer’in öldüğü tarihte davalı yanında sigortalı olarak çalıştığının ve olayın iş kazası olduğunun tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 01.01.1999 tarihinde 81040745 işyeri sicil nolu davalı işyerinde işe başladığına dair bildirgenin 07.01.1999 tarihinde Kuruma verildiği, davacının 01.01.1999-15.04.2000 arası davalı işyerinden tam bildiriminin yapıldığı, davalı 81040745 işyeri sicil nolu inşaat işi işyerinin 11.03.1998 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı, 07.01.2002 tarihli Kurum müfettişinin raporunda, taraflar arasında işçi işveren ilişkisi olarak saptama yapılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle mirasçıların dava açmaları gerektiğinin bildirildiği, Üsküdar 1.İş Mahkemesinin 2003/160 Esas sayılı dosyasında davacılar … ve Ayal Apt.Kat Malikleri aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açıldığı,bu dosyada olayın iş kazası olup olmadığının tesbiti için Kuruma başvurulması gerektiği rapor edilince,mahkemece eldeki davanın sonucunun beklenmeye başlandığı,Üsküdar 4.Asliye Ceza Mahkemesinde …’ın işveren olarak kabul edildiği, tedbirsizlik ve dikkatsizlikle ölüme sebebiyet vermek suçundan 5/8 oranında kusurlu bulunarak mahkum olduğu anlaşılmaktadır.
Borçlar Kanununun 53. maddesine göre hukuk hakimi kusur olup olmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa dair hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, kusurun takdiri ve zarar miktarının belirlenmesi konusunda da ceza mahkemesi kararı ile bağlı değildir.Ancak Ceza Mahkemesinin mahkumiyet kararındaki, fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağını saptayan maddi olaya ilişkin kabulü hukuk hakimini de bağlar.
Somut olayda, ölüm olayı ile ilgili Üsküdar 4.Asliye Ceza Mahkemesinde görülen kamu davasında alınan 17.02.2005 tarihli kusur bilirkişi kurulunun raporuna göre sanık …’ın işveren olarak kabul edilip 5/8 oranında kusurlu bulunduğu bildirilmiş ve mahkemece bilirkişi raporu hükme esas alınarak … tedbirsizlik ve dikkatsizlikle ölüme sebebiyet vermek suçundan mahkum olmuştur.Hal böyle olunca ceza dosyasının kesinleşip kesinleşmediği araştırılmadan taraflar arasında iş akdi ilişkisi bulunmadığı,adi ortaklık ilişkisi bulunduğu gerekçesiyle istemin reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş,ceza dosyasında davalı işveren olarak kabul edilip mahkum olduğundan ve ceza mahkemesindeki maddi olaya ilişkin kabul hukuk hakimini de bağlayacağından ceza mahkemesi kararının kesinleşip kesinleşmediğini araştırmak,kesinleşmemiş ise sonucunu beklemek,ceza mahkemesi kararını tartışmak ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 25.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.