YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/15153
KARAR NO : 2010/6244
KARAR TARİHİ : 01.06.2010
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 435/2. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, kararın bozmaya uygun olmasına göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava 08.06.1996 tarihinde meydana gelen trafik iş kazasında yaralanan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda kazanın meydana gelmesinde üçüncü kişinin % 100 kusurlu olduğu, davalı işverenler bakımından nedensellik bağının kesildiği, sorumluluklarına gidilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Yerel mahkemece davalı işverenlerin kusurlarının bulunmadığı, dava konusu trafik iş kazasının üçüncü kişinin % 100 kusurlu hareketinden kaynaklandığı ve bunun davalı işverenler bakımından nedensellik ilişkisini keseceğine ilişkin kabulü ve bu nedenle davanın reddi dosya kapsamına uygun olup doğrudur. Ancak davanın reddi nedeniyle avukatla temsil edilen davalılar yararına avukatlık ücretinin takdirinde hataya düşüldüğü görülmektedir.
Gerçekten İş kazasından kaynaklanan tazminat davalarında kural olarak davacı ile davalı arasında, sözleşmeye, haksız fiile veya kanuna dayanan bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. Böyle bir ilişki yoksa veya borç ilişkisi davacı ile üçüncü kişi arasında ise, böyle bir borç ilişkisinde taraf olmayan kişiye yönelik davanın sıfat( pasif husumet) yokluğu nedeniyle reddi gerekir. Somut olayda üçüncü kişinin tam kusurlu eyleminin, kusurları bulunmayan davalı işverenler bakımından nedensellik bağını kestiğinden bahisle davanın reddine karar verildiğine göre davanın ret nedeninin sıfat (Pasif husumet) yokluğuna dayandığı açıktır. Hal böyle olunca maddi ve manevi tazminat istemlerinin reddi nedeniyle avukatla temsil edilen davalılar yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7/2 maddesi gereğince maktu avukatlık ücretine karar verilmek gerekirken, maddi tazminat bakımından nispi avukatlık ücretine karar verilmesi, manevi tazminat bakımından ise maktu avukatlık ücreti verilmekle birlikte, Tarifenin 7/2 maddesi yerine 10/2 maddesine göre avukatlık ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden H.U.M.K.’nun 438/7. maddesi uyarınca hüküm bozulmamalı düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 3.bendinin silinerek yerine;
“3- Hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret tarifesinin 7/2 maddesi gereğince, avukat ile temsil edilen davalılar yararına manevi tazminat isteminin reddi nedeniyle 575,00-TL, maddi tazminat isteminin reddi nedeniyle 575,00-TL olmak üzere toplam 1150,00-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 01.06.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.