YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/14871
KARAR NO : 2010/11499
KARAR TARİHİ : 23.11.2010
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, Kurum tarafından gönderilen ödeme emrinin iptaliyle, borçlu olmadığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Davacı Borusan A.Ş. dava dışı …Ltd. Şti ile hiçbir zaman alt-üst işveren veya taşeron ilişkisi içinde olmadıkları halde, anılan Limited Şirket aleyhine başlatılan 2007/016350 takip sayılı ödeme emrinin kendilerine de gönderilmiş olması nedeni ile takibe konu edilen mktarla borçlu bulunulmadığının tesbiti, ödeme emrinin iptalini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de eksik incelemeye dayalı bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Gerçekten dosya içindeki bilgi ve belgelerden davacıya ait Gemlik’te kurulu işyerinde 18.3.2008 tarihinde yapılan 2006/29602 sayılı haciz tutanağında işyeri çalışanının zapta geçen beyanı ile dava dışı …Ltd. Şti.’nin davacı şirketin taşeronu ve işyerinin …’e ait olduğu yazılıdır. …’ün ise dava dışı …Ltd. Şti’nin ortaklarından olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan …Ltd. Şti’nin SSK’nda kayıtlı adreslerinin davacı işyeri ile aynı olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece her iki şirket arasında organik bir bağ bulunup bulunmadığı, aralarında alt-üst işveren veya taşeronluk ilişkisi bulunup bulunmadığı yeterince incelenmiş veya araştırılmış değildir.
Yapılacak iş; dava dışı …Ltd. Şti’nin davacı Borusan A.Ş. işyerinde kurulu işyeri bulunup bulunmadığının SGK’ndan , vergi dairesi ve gerekirse yerel yönetimlerden (Ruhsat veren belediye, kaymakamlık v.b) sormak, her iki şirketin birbirlerine faturalı iş yapıp yapmadıklarını ticari defterlerinden tespit etmek, taraflar arasında 506 sayılı Yasa’nın 87. maddesindeki koşulları taşıyan bir ilişkinin var olup olmadığı yeterince ve kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenerek , ödeme emrine konu olan prim alacağına konu olan çalışanlar tesbit edilip bunlar mahkemeye çağırılarak prime konu olan hizmetin hangi işyerinde ne şekilde gerçekleştiğini belirlemek ve yukarıda belirtilen 18.3.2008 tarihli haciz zaptında ismi ve imzası bulunan Serdar Kalemli tanık sıfatı ile dinlendikten sonra ortaya çıkan duruma göre bir karar vermekten ibarettir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerde davalı SGK Vekili’nin temyitz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 23.11. 2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.