Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2009/14751 E. 2009/16697 K. 21.12.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/14751
KARAR NO : 2009/16697
KARAR TARİHİ : 21.12.2009

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı murisinin iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi ve davacılar vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davalının tüm davacılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir
Mahkemece maddi tazminat istemlerinin kabulüne manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir
Davacılar murisi …’ün davalı şirketin işçisi olarak, hat değişimi için elektrik direğinde çalışırken elektrik akımına kapılmak suretiyle ölümünde, sigortalının % 30 davalı işverenin %70 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde davacı eş yararına 40.000.00 TL manevi tazminat yerine 35.000.00 TL’sına hükmedilmesi ve davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı halde her bir davacı yararına ayrı ayrı avukatlık ücretine karar verilmesi gerekirken tek bir avukatlık ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden H.U.M.K.’nun 438/7. maddesi uyarınca hüküm bozulmamalı düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının tümüyle silinerek yerine,
“1- Davacıların maddi tazminat isteminin kabulü ile davacı eş … ve çocuk… için ayrı ayrı 100,00’er TL maddi tazminatın 18.6.2006 olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine
2-Manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, davacılardan eş … için 40.000,00- TL, çocuk… için 35.000,00- TL davacı … …, …, …,… için ayrı ayrı 5.000’00’er TL manevi tazminatın 18.6.2006 olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazla manevi tazminat isteminin reddine,
3-Hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, vekil ile temsil edilen davacı eş ve çocuk için hüküm altına alınan maddi tazminat miktarları üzerinden ayrı ayrı 500,00’er TL, manevi tazminat miktarları üzerinden hesaplanan eş için 4.300,00 TL çocuk için 3.800,00 TL , davacı … için ayrı ayrı 600.00’er TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, red olunan manevi tazminat miktarı üzerinden aynı Tarife uyarınca eş için 4.300,00 TL, çocuk için 3.800,00 TL , … için ayrı ayrı 750,00’er TL olarak hesaplanan avukatlık ücretlerinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine
4-Davacı tarafından yapılan toplam 537,00-TL yargılama giderinden ret ve kabul oranına göre takdiren 196,47-TL sının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerine bırakılmasına
5-Alınması gereken 5.140,80-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 3.522,20-TL nispi harcın mahsubuyla bakiye 1.618,60-TL nisbi harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına; davacılar tarafından peşin yatırılan 3.522,20-TL nisbi harç ile 40,20- TL başvuru harcı olmak üzere toplam 3.562,40-TL harc giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, tarafların 60 TL temyiz başvuru harcını yatırmış olduğu anlaşılmakla aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine, 21.12.2009 gününde oybirliğiyle ile karar verildi.