YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/14615
KARAR NO : 2009/16957
KARAR TARİHİ : 24.12.2009
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı,20.4.1982-14.12.1998 tarihleri arası zorunlu … sigortalısı olduğunun ,borçlanmasının geçerli olduğunun tespiti ile 4.8.2005 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere ,hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
Davacının temyiz itirazlarına gelince;
2- Dosyadaki yazılara,toplanan delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davacının aşagıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
3-Davacı 20.4.1982-14.12.1998 tarihleri arasındaki vergiye kayıtlı olduğu sürelerin Zorunlu … sigortalısı olarak değerlendirilmesi ve borçlanmasının geçerli olduğunun tesbiti ile 4.8.2005 tarihini takip eden ay başından itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulu ile davacının prim ödeme gün sayısının 3900 gün olarak tesbitine ,yaşlılk aylığı tahsis talebinin gün sayısı yeterli olmadığından reddine karar vermiştir.
Davacının nakliyecilik faaliyetinden dolayı 6.6.1985-24.12.1998 tarihleri arasında, seyyar satıcılık faaliyetinden dolayı da 9.8.2003-30.3.2004 tarihleri arasında vergi kaydı ,12.4.1993-3.10.2005 tarihleri arasında şoförler odası kaydı bulunduğu ,davacının 7.8.2003 tarihli başvurusuna istinaden …. … sicil numarası ile 9.8.2003 tarihinden geçerli olmak üzere kayıt ve tescili yapılarak sigortalılığı başlatılmıştır.Davacı daha sonra 25.8.2003 tarihli dilekçe ile 4956 sayılı Yasa’nın geçici 18.maddesi uyarınca 6.6.1985-24.12.1998 tarihleri arasındaki vergi mükellefiyet sürelerini borçlanma talebinde bulunmuştur.
Davalı Kurum tarafından davacının başvurusu kabul edilerek 16.1.2004 tarihli yazı ile davacının 4.10.2000-20.4.1982 tarihleri arasında belgelenen vergi mükellefiyet sürelerinin toplam 163 ay olduğu ve talep tarihi itibariyle 06 basamak üzerinden toplam borcun 19.981.09 TL olduğu ve yazının tebliği tarihinden itibaren 1 yıl içinde ödeme tarihinde bulunulan gelir basamağının yürürlükte olan prim tutarı üzerinden yeniden hesaplanacak borcu geçmiş vergi sürelerine ait borç tutarı şerhi verilerek ödenmesi halinde borçlanılan sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği bildirilmiştir.Davacı bu yazının tebliği üzerine 28.6.2004-5.1.2005 tarihleri arasında toplam 22.500.00 TL ödemede bulunmuştur.
Davalı Kurum davacının yapmış olduğu ödemelerin 31.12.2004-5.1.2005 tarihleri arasında prim tutarı değiştiğinden ,borçlanılan süreye ilişkin vergi borçlanma tutarının tamamı ödenmediğinden borçlanılan sürenin sigortalılık süresi olarak değerlendirilemeyeceğini ve davacının toplam sigortalılık sürelerinin 9.8.2003-30.3.2004,29.6.2004-31.10.2004 tarihleri arasında 353 gün … sigortalılığı, 1.9.1976-30.8.1979 tarihleri arası 360 gün SSK sigortalılığı olmak üzere toplam 713 gün sigortalılık süresinin bulunduğunu yaşlılık aylığı şartlarının gerçekleşmemesi nedeniyle 4.8.2005 tarihli yaşlılık aylığı talebinin reddedildiğini bildirmiştir.
Bu durumda uyuşmazlık davacının vergi borçlanmasının geçerli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
1479 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasanın 79.maddesine koşut geçmiş … hizmetlerinin tespitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. Hal böyle olunca geçmiş … hizmetlerinin tespitine karar verilmesine yasaca olanak bulunmamaktadır. Ancak , 1479 sayılı Yasa’ya 4956 sayılı Yasa ile eklenen geçici 18.maddesinde bu kanuna göre sigortalı niteliği taşıdığı halde 4.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri 4.10.2000 tarihinden itibaren başlayacağı,ancak bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren 6 ay içinde kuruma yazılı olarak başvurmaları ve 20.4.1982-4.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin 49 ve Ek 15.maddelere göre hesaplanacak prim borçların tamamını tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağının yürürlükte olan prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla bu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği hükmünü içermektedir.
Somut olayda davacı yasal bir yıllık süre içersinde ödemede bulunmakla beraber içinde bulunduğu gelir basamağının yürürlükte olan prim tutarı üzerinden ödeme yapmadığı kurum tarafından kendisine tebliğ edilen miktarı ödediği basamak artışından kaynaklanan farkın ödenmemesi nedeniyle Kurum tarafından borçlanmanın tamamının geçersiz sayıldığı anlaşılmaktadır.
Sosyal Hukuk devletinde sosyal güvenlik bireyler için bir hak olmakla beraber aynı zamanda bir ödev olarak da kabul edilmiştir.Ancak bu ödevin bireyleri ilgilendiren kısmı olduğu gibi kamuyu ilgilendiren bir yanıda vardır.Bireye yüklediği yükümlülükten daha fazlasını kamuya yüklemiştir.Sosyal Güvenlik sisteminin “olmazsa olmaz” unsuru olan prim ödemelerinin takibi tahsili hatta sigortalılardan zorla tahsili yükümlülüğü kamuya yani davalı Kuruma bırakılmıştır.Kurum davacıya 16.1.2004 tarihli yazı ile borçlanılan süreyi 163ay olarak belirleyip ödenecek miktarı bildirirken daha sonra içinde bulunduğu gelir basamağı ile ilgili artışları bu sebeple ödiyeceği miktarı tesbit ederek davacıya bildirdiğine ilişkin dosyada herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanmamıştır,
Yapılacak iş ;davacının 6.6.1985-24.12.1998 vergi borçlanma dönemine ilişkin 28.6.2004-5.1.2005 tarihleri arasındaki ödemeleri düşülerek prim borcu tesbit edilip davacıya ödemesi için mehil verilmeli prim borcunun ödenmesi halinde borçlanılan sürelerin tamamı sigortalı olarak kabul edilerek yaşlılık aylığı koşulları tartışılmalı aksi taktirde şimdiki gibi ödenen miktarın karşılıgı olan 3900 günlük sigortalık süresine karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 24.12.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.