Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2009/14606 E. 2010/1726 K. 22.02.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/14606
KARAR NO : 2010/1726
KARAR TARİHİ : 22.02.2010

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, SSK’lı süreleri hariç 20.4.1998- 1.3.2004 tarihleri arası bağkur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Davacı, 506 sayılı Yasa’ya tabi çalışması nedeni ile 20.04.1998-01.03.2004 tarihleri arasında kalan Esnaf … sigortalılığının iptali ve SSK sigortalılığının geçerli olduğunun tespitini istemiştir.
Mahkemece, davacının 05.11.1996-09.06.2005 tarihleri arasında baskın çalışması 506 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılık olduğundan çakışan 20.04.1998-01.03.2004 tarihleri arasındaki … sigortalılığının iptaline karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının 29.05.1995 tarihli talebi ile 20.04.1998 tarihinden itibaren limited şirket ortaklığından dolayı 1479 sayılı Yasa gereğince tescil edildiği, vergi kaydının 16.04.1998-31.12.2003 tarihleri arasında,Ticaret oda kaydının 20.04.1998-01.03.2004 tarihleri arasında olduğu, Kurumca SSK’lı çalışmaya ara verdiği tarih esas alınarak Ticaret oda kaydının başladığı 20.04.1998 tarihi ile bu kaydın sona erdiği 01.03.2004 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı sayıldığı, Kuruma yatırdığı primler dışında 23.444 TL. prim borcunun olduğu ve 05.11.1996 tarihinden itibaren SS Kaşıkçı Konut Yapı Kooperatifi işyerinden çalışmaya başladığı bu iş yerinden 1996 yılında 52 gün,1997 yılında 115 gün,1998 yılında 170 gün 1999 yılında 240 gün 2000 yılında 360 gün, 2001 yılında 142 gün 2002 yılında 360 gün,2003 yılında 360 gün,2004 yılında 360 gün,2005 yılında 159 gün olmak üzere 5.11.1996-28.02.2001 ve 10.10.2001-09.06.2005 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa’ya tabi hizmetinin olduğu, görülmektedir.
01.09.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa’nın 3165 sayılı Yasa ile değişik 24. Maddesinde limited şirket ortaklarının … sigortalısı olacağı bildirilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte olan 506 sayılı Yasa kapsamında ise bir kimsenin SSK. Kapsamına girebilmesi için hizmet aktine tabi bir işte çalışması yanında başka bir Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamında da bulunmaması gerekir. 506 sayılı Yasa’nın 3. maddesinin I/k bendinde “herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların sigortalı sayılamayacağı belirtilmiştir.Aynı şekilde, 1479 sayılı Yasa’nın 24. maddesinin I ve II. fıkralarında da bir kimsenin … kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında başka bir sosyal Güvenlik Kurumu kapsamında bulunmaması da koşuldur. Uyuşmazlık, her iki sigortalılığın çakışması halinde, hangisine öncelik verileceği noktasında toplanmaktadır. Dava tarihinde yürürlükte olan 1479 sayılı … Yasa’sı ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası birbirine paralel düzenlemeler ile bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik Kurumuna tabi olmasını yasaklayıp, zorunlu sigortalılıkların çakışması halinde sigortalının önceden başlayıp devam edegelen sigortalılığına geçerlik tanıyarak çözüme ulaştırmaya çalışmışlardır.
Bütün bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık mümkün olmayıp önceden başlayan ve devam eden sigortalılığa geçerlilik tanınmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2001/21-627 E., 2001/659 K. ve 29.06.2005 gün 2005/21-389 E., 2005/430 Kararlarında da önceden başlayan sigortalılığının asıl sigortalılık olduğu özellikle belirtilmiştir.
Davacının limited şirket ortaklığına dayalı ticaret oda kaydı nedeniyle dosyaya ekli SSK Konya sigorta il müdürlügüne ait 2.2.2007 gün ve 17083 sayılı yazısında belirtildiği üzere SSK’lı çalışmasına ara verdiği 15.04.1998 tarihinden sonra 20.04.1998 tarihinde başlayan … sigortalılığının, sonraki kısmi SSK bildirimlerine göre SSK. Sigortalılığından önce olduğu ve 1479 sayılı Yasa’nın 24. maddesi uyarınca zorunlu … sigortalısı olması gerektiği açıktır.
22.02.2006 gün ve 5458 sayılı Sosyal Güvenlik Prim Alacaklarının Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 13. maddesi ile değişik 1479 sayılı Kanunun Ek 19. maddesinde; ” Bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi halinde daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. Prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez…”
Aynı Kanunun 14. Maddesiyle 1479 sayılı Kanuna eklenen Geçici 26. maddesinde ise “Bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, 31.03.2005 tarihi itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalılar veya hak sahiplerinden bu sürelere ilişkin prim borçlarını yeniden yapılandırma talebinde bulunmayanlar veya yeniden yapılandırma talebinde bulundukları halde yapılandırma haklarını kaybedenler hakkında Ek 19. madde hükmü uygulanır” denmektedir.
17.04.2008 gün ve 5754 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 73. maddesi ile eklenen 5510 sayılı Kanun’un geçici 17. maddesinde; “Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, 1479 ve 2926 sayılı Kanunlara göre tescilleri yapıldığı halde, bu maddenin yürürlük tarihi itibariyle beş yılı aşan süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, prim borçlarının ödenmesine ilişkin Kurumca çıkarılacak genel tebliğin yayımı tarihini takip eden aybaşından itibaren 6 ay içerisinde ödememeleri halinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur.Prim borcuna ilişkin süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez.
Anılan maddeler uyarınca, …’la sigortalılık ilişkisi sadece kayıtlar düzeyinde kalan, prim ödemesi bulunmayıp, sigorta kollarından yararlanmayan, bu nedenle de Kurumla fiilen sigortalılık bağlantısı bulunmayanların sigortalılık sürelerinin durdurulması ve bu sürelere ilişkin sigorta primlerine Kurum alacakları içerisinde yer verilmemesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda bulunan sigortalılara borçlarından imtina, bu yolla sigortalılık sürelerini değerlendirmeme, primi ödenen sigortalılık sürelerini ise, hizmet birleştirmesinde ya da …’dan yaşlılık aylığı tahsisinde kullanabilme hak ve olanağı vermektedir.
Madde kapsamına giren ve aynı sürelerde başka sosyal güvenlik kanunlarına tabi olarak prim ödeyen sigortalılardan, geçici 26. maddede ifade edildiği üzere prim borçlarını yeniden yapılandırma talebinde bulunmayanlar, bulundukları halde yapılandırma hakkını kaybedenler ile bu uyuşmazlıkta olduğu gibi aynı amaca yönelik dava açanlar hakkında Ek. 19. madde hükmünün uygulanması gerektiği açıktır.
Bu düzenleme karşısında; çakışan sigortalılık sorununun 5510 sayılı Yasa’nın geçici 17. Maddesi uygulanarak, geçerli … sigortalılık süreleri saptandıktan sonra çözümü gerekmektedir. Yapılacak değerlendirme sonrasında, … sigortalılığın durması gereken tarihten sonraki bir başka sosyal güvenlik kanunu kapsamında geçen süreler çakışan sigortalılık olarak kabul edilmeyecek ve geçerli olacaktır.
Ne var ki davacının … sigortalısı sayıldığı 20.04.1998-01.03.2004 tarihleri arasında kalan 5 yıl 10 ay 11 gün lük sigortalılık süresi ile süre yönünden bu madde kapsamına gireceği açık ise de davacının kuruma yaptığı prim ödemelerinden sonra kalan prim borcunun 5 yıldan daha az (53 ay) süreye ilişkin olmakla açıklanan 5510 sayılı Yasa’nın geçici 17. Maddesi kapsamına girmediği de ortadadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09.07.2008 gün ve 2008/21-472-491 sayılı bozma kararı da aynı yöne ilişkin olup mahkemenin bu yöne ilişkin değerlendirmesi doğrudur.
Ancak sorunun baskın sigortalılık ilkesi ile değil önceden başlayan sigortalılık gereğince çözümlenmesi gerekir.
Yapılacak iş; öncelikte davacının … dosyasının bütünüyle getirtilerek davacının 20.4.1998 tarihi itibariyle tescilinin hangi tarihteki işlemle yapıldığını belirlemek, eğer tescil işlemi 20.4.1998 tarihinden sonraki tarihlerde geriye doğru yapılan bir işlemle yapılmış ise önceden oluşan 506 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılık statüsü sonradan yapılan geriye doğru bir işlem ile bozulamayacağından 506 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılığa geçerlilik tanımak davacının … sigortalılık kapsamına 20.4.1998 tarihinde yapılan bir işlem ile alındığı anlaşılır ise 20.04.1998 tarihinde SSK’lı olarak bildiriminin yapıldığı işyerine ait dönem bordolarına göre yukarıda anılan Kurum yazısında belirtilen 15.04.1998 tarihinde SSK’lı çalışmasına ara verip vermediğini kısaca … tescil tarihinde SSK’ya tabi çalışmasına ilişkin bildiriminin olup olmadığını Kurumdan sormak, çalışmaya ara verdiğinin tespiti halinde ise önceden başlayan sigortalılığı … sigortalılığı olacağından davanın reddine karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın hatalı görüş ve yoruma dayalı verilen hüküm usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 22.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.