YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/14600
KARAR NO : 2010/11462
KARAR TARİHİ : 23.11.2010
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalı işveren nezdinde 1.4.2000-15.5.2006 tarihleri arası çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara toplanan delilerle hükmün dayandığı Kanuni gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.
2-Dava, davacının davalı işverene ait işyerinde geçen 1.4.2000-15.5.2006 tarihleri arasında çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Bu tür davalar kamu düzenine ilişkin olup mahkemece resen araştırma yöntemine tabidir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesinde, bu tür hizmet tespit davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında; resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması, salt bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması, inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordroları, tanıklar veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken işverenler tarafından Kuruma bildirilen komşu işyerleri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kimi diğer kanıtlarla dahi gitmek mümkündür. Bu gibi durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.09.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 200/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Mahkemenin bu tür davaların kişilerin sosyal güvenliğine ilişkin olması ve kamu düzenini ilgilendirdiği göz önünde tutularak gerektiğinde, doğrudan soruşturmayı genişletmek suretiyle ve olabildiğince delilleri toplayıp bunları birlikte değerlendirmek suretiyle bir sonuca gitmesi gerekir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının 1.4.2004 tarihli işe giriş bildirgesi ile davalıya ait işyerinden 2004 yılında 35 gün, 482673 nolu dava dışı başka bir şirkete ait işyerinden 6 gün çalışmasının bildirildiği, davalıya ait 028375 nolu işyerinin 2.1.1998- 31.5.2005 tarihleri arasında kanun kapsamında olduğu, 1068444, 34.09.51 nolu işyerinin 2.6.2005 tarihinde kanun kapsamına alınıp halen faal olduğu, davalı işverenin, 1.1.1996 tarihinde Tuna Vergi Dairesinden nakil gelip Küçükköy Vergi Dairesinde 1.1.1996- 31.1.1998, 2.6.2005 ve devam eder şekilde gelir vergisi mükellefiyet kaydının bulunduğu,
2.6.2005 tarihinde kanun kapsamına alınan işyerinin “İstanbul, Gaziosmanpaşa, Karadeniz Mah., 1126 Sokak No: 11/1″ adresinde, 2,1,1998-31.5.2005 tarihleri arasında kanun kapsamında olan işyerinin ise ” İstanbul, Gaziosmanpaşa, Karadeniz Mah., 1126 Sokak No: 13/A, Beşyüzevler” adresinde faaliyet gösterdiği, mahkemece başka bordro tanıkları bulunduğu halde dinlenmediği, tespit edilen komşu işyeri tanıkları olan … ile İrfan Doğanın adreslerinin belirlenerek dinlenmediği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş; davalının çalıştırdığı iki işyeri olduğu gözetilerek davalıya ait 028375 nolu işyerininde dönem bordroları getirtilerek her iki işyerinin dönem bordrolarında yer alan çalışanların tanık olarak beyanlarına başvurmak davacının 2004 yılında dava dışı başka bir işverene ait işyerinde 6 gün çalıştığı daha açık bir anlatımla davalıya ait işyerinde kesintili olarak çalıştığıda gözetilerek tüm deliller birarada değerlendirilip çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 23.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.