Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2009/13070 E. 2010/9961 K. 14.10.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/13070
KARAR NO : 2010/9961
KARAR TARİHİ : 14.10.2010

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, 3201 sayılı Yasaya göre yaptığı borçlanmanın geçerli olduğunun tespiti ile 1.12.2006 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Davacı, yurtdışında (Almanya’da) geçen hizmetlerine ilişkin 3201 sayılı Yasaya göre Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilen Sosyal Sigortalar Kurumuna yaptığı borçlanmanın geçerli olduğunun ve 01.12.2006 tarihi itibariyle yaşlılık aylığına hak kazandığının tesbitini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının 3201 sayılı Yasaya göre yaptığı borçlanmanın geçerli sayılmasına,davacıya 01.12.2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 506 sayılı Yasa hükümlerine göre yaşlılık aylığı bağlanmasına, aksine Kurum işlemlerinin iptaline,karar verilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının 05.05.2005 tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilen Sosyal Sigortalar Kurumu İhtiyarlık Şube Müdürlüğüne 3201 sayılı Yasa’ya göre borçlanma talebinde bulunduğu,Kurumca 07/05/1965 05/01/1994 tarihleri arasındaki 3600 günlük hizmetini 3201 sayılı yasaya göre borçlandırıldığı,davacının 12.600.00 Amerikan Dolarını 27/11/2006 tarihinde ödediği,davacının 27.11.2006 tarihli tahsis talebi üzerine davalı Kurumca, davacı son olarak Emekli Sandığına tabi çalıştığı ve davacıya Emekli Sandığınca Türk-Alman sözleşmesine dayanılarak kısmi aylık bağlandığı gerekçesiyle 3201 sayılı Yasaya göre yapılan borçlanma işlemlerinin iptal edildiği,tahsis talebinin reddedildiği, borçlanma belgelerinin Emekli Sandığına gönderildiği,Emekli Sandığınca, davacının borçlanma talebini açıklayarak borçlanma yapabileceğinin bildirildiği, 506 sayılı Yasaya tabi zorunlu sigortalı olarak 23/03/961 15/03/1962 tarihleri arasında 170 gün, 5434 sayılı Yasaya tabi olarak 01/04/1962 30/04/1965 tarihleri arasında 3 yıl 1 ay hizmetinin bulunduğu, 07/05/1965-21.04.2005 tarihleri arasında yurtdışında çalıştığı, Emekli Sandığınca ,3 yıl 1 ay emekli sandığı hizmeti+30 yıl 7 ay yurtdışı hizmeti+5 ay 20 gün 506 sayılı Yasa’ya tabi hizmetleri toplamı 34 yıl 1 ay 20 gün üzerinden Türkiye –Almanya sözleşmesine göre 01.03.2003 tarihinden itibaren kısmi aylık (sözleşme aylığı) bağlandığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan,davacının borçlanma talebinde bulunduğu 05.05.2005 tarihinde yürürlükte bulunan 3201 sayılı Yasa’nın 4958 sayılı Yasa’nın 56. maddesi ile değişik 3. maddesinin 2. bendine göre, “Türkiye ye döndükten sonra yurtdışında geçen hizmetlerini borçlanmak isteyenler;a) Herhangibir sosyal güvenlik kurumuna tabi olmayanlar, sosyal sigortalar kurumuna,b-Müracaat tarihinde çalışmakta olanlar tabi oldukları sosyal güvenlik kurumuna,c-Başvuru tarihinde herhangibir sosyal güvenlik kurumuna tabi olmamakla birlikte yurda dönüş tarihinden sonraki çalışmalarından dolayı son defa tabi oldukları sosyal güvenlik kurumuna,d-Hizmetlerinden bir kısmı yurt dışında iken borçlananlardan kalan hizmetlerini yurda dönüş yaptıktan sonra borçlanmak isteyenler ilk borçlanmayı yapan sosyal güvenlik kurumuna,e-Ev kadınları …’a, yazılı olarak müracaat etmek suretiyle borçlanabilirler.
5754 sayılı Yasa’nın 79. maddesi ile 3201 sayılı Yasa’nın 3. maddesi 08.05.2008 tarihinden itibaren değişmiş ve 3201 sayılı Yasa’nın 1. maddesinde belirtilenler ile yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin Türk Vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa Sosyal Güvenlik Kurumuna, Türkiye’de çalışması varsa en son tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu yasa ile getirilen haklardan yararlanacağı, sosyal güvenlik sözleşmeleri uygulanmak suretiyle kendilerine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanların borçlanma işlemlerinin aylık aldıkları sosyal güvenlik kuruluşunca yapılacağı hükmü öngörülmüştür.
Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 1997/10-588-857, 1998/10-645 1999-237 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, yurda kesin dönüş yapmaktan söz edebilmek için yurt dışında çalışan Türk Vatandaşlarının çalışma hayatına yönelik tüm ilişkilerini gerek çalıştığı işyerleri ve gerekse ilgili olduğu tüm sosyal güvenlik kuruluşları yönünden sona erdirmesidir.
Uyuşmazlığın çözümünde, yukarıdaki madde hükmünde geçen “Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmayanlar” ibaresine kimlerin gireceğinin belirtilmesi gerekir.
Öncelikle, somut uyuşmazlığın çözümü bakımından “tabi olmak” kavramının açıklanmasında yarar vardır:
Kişi, herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna prim, kesenek veya karşılık ödemiş ise o kuruluşa “tabi” sayılır. Bunun karşıt anlamından, kişinin herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna prim, kesenek veya karşılık ödememiş olması halinde, herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmayacağı sonucu ortaya çıkar.
Öyleyse, bir kimse, yurt dışına çıkmadan veya borçlanma isteminden önce hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi değilse, Sosyal Sigortalar Kurumuna başvurmalıdır. Borçlanacak kimse yurt dışına çıkmadan veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra …’lu ya da Emekli Sandığı iştirakçisi ise borçlanmak için bu kuruluşlardan birisine başvurmalıdır. Yurda döndükten sonra … sigortalısı olmuşsa …’a borçlanabilir (m.3/a).
Diğer taraftan, ilgili kişi, yurt dışına çıkmadan önce SSK.’ya, ne kadar olursa olsun prim ödemişse, dönüşte ancak SSK.’ya başvurabilir. …’a prim, Emekli Sandığına kesenek ödemiş ise, borçlanma isteminin bu kuruluşlara iletilmesi gerekir. Dolayısıyla prim, kesenek ve karşılığın yurt dışına çıkmadan önce ödenmesi ile kesin dönüşten sonra ödenmesi arasında bir fark yoktur (Aslanköylü, …:Sosyal Sigortalar Kanunu Yorumu, … 2003, sahife:1269).
“Tabi olmak” kavramının somut uyuşmazlığın çözümü bakımından yapılan değerlendirilmesi sonucunda; 3201 Sayılı Yasa’nın 3.maddesi 2. bendinin (a) fıkrasında yer alan “Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmayanlar” ibaresini; “Yurt dışına çıkmadan önce de herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmayanlar” şeklinde anlamak gerekir.Hukuk Genel Kurulunun 2010/21-534 E, 2010/591 K nolu,10.11.2010 tarihli kararında da bu yön belirtilmiştir.
Somut olayda, davacı 05.05.2005 tarihinde yurda döndüğünü beyan ederek 3201 sayılı Yasaya göre borçlanma talep etmiş ise de davacının borçlanma talep ettiği tarihte Türkiye’ye kesin dönüş yapıp yapmadığı araştırılmadan,davacıya borçlanma tarihinden önce Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilen Emekli Sandığınca kısmi aylık (sözleşme aylığı) bağlanmış olması karşısında, 3201 sayılı Yasa’ya göre Emekli Sandığından borçlanma talep edebileceği düşünülmeden sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, davacının borçlanma talep tarihinde yurda kesin dönüş yapıp yapmadığının tesbiti yönünden, Emniyet Genel Müdürlüğünden yurda giriş ve çıkış tarihlerini sormak, davacının pasaportunu inceleyerek yurt içinde ve yurtdışında bulunduğu tarihleri belirlemek, Sosyal Güvenlik Kurumu Yurtdışı İşçi Hizmetleri Genel Müdürlüğünden 2005-2006 yıllarına ait davacının yurtdışı çalışmaları, issizlik yardımı vs. ile ilgili yurtdışı şahsi sicil dosyası ve TR4 belgesini getirtmek,yurda kesin dönüş yaptığının tesbiti halinde,davacının Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilen Emekli Sandığınca kısmi aylık (sözleşme aylığı) bağlanmış olması nedeniyle 3201 sayılı Yasa’ya göre Emekli Sandığından borçlanma talep edebileceğine karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.