Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2009/12493 E. 2010/11889 K. 02.12.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/12493
KARAR NO : 2010/11889
KARAR TARİHİ : 02.12.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece ilamında belirtildiği şekilde, davacıların maddi ve manevi tazminat istemlerinin 81.836.79 TL lik ibraname ile karşılandığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Davacılar dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak eş için 400 TL, çocuklar için 300’er TL olmak üzere toplam 1000 TL maddi ve sağ eş için 25.000 TL, çocuklardan davacı … için 15.000 TL, davacı … için ise 10.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davacıların miras bırakanının öldüğü iş kazasında davalı işverenin ve istihdam ettiği çalışanlarının toplamda %62.5 oranında kusurlu olduğu, davacıların miras bırakanı işcinin ise %37.5 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda davacılara SGK tarafından bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerlerinin düşümü sonucunda davacı eş … karşılanmamış zararının 28.956.61 TL,davacı … 12.465.35 TL ,davacı … ise 3.327.16 TL olduğu tespit edilerek davacıların toplam maddi tazminat alacakları 44.749.12 TL olarak hesaplanarak dosyada mevcut 12.9.2002 tarihli ibraname uyarınca muris … adına ferdi kaza sigortası bedeli olan 81.836.700 TL ‘nin … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2002/545 K sayılı veraset kararı uyarınca davacı eş hissesi yönünden 20.459.17 TL,çoçuklar yönünden de 30.688.76 ‘er Tl ödendiği belirtilmiş, bu ödenen miktarlar nedeniyle her türlü hak va alacaklarını aldıkları belirtilerek davacı eş tarafından kendi adına asaleten çocukları adına da velayeten imzalanmıştır.Ancak bu ödemenin ne kadar miktarının maddi ve ne kadar miktarının ise manevi tazminatlar karşılığı olduğu konusunda bir açıklık bulunmadığı görülmüştür.
Mahkemece yapılacak iş ,öncelikle 12.9.2002 tarihli ibranameye esas teşkil edecek poliçeyi getirterek davacılara yapılan ödemelerin ne kadar miktarının maddi, ne kadar miktarının manevi tazminat karşılığı alındığı açıklattırılarak, davacı eşin karşılanmamış maddi zararının 28.956.61 TL olarak hesaplandığı eşe veraset ilamı uyarınca hissesi karşılığı ödenen bedelin ise 20.459.17TL olduğu da gözetilerek davacıların karşılanmamış zararının bulunup bulunmadığı tespit edilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 2.12.2010 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, davacıların yakınlarının iş kazası sonucu ölümü nedeniyle uğradıkları maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davacıların karşılanmamış maddi zararlarının 44.749.12 TL olduğu ibraname ile toplam 81.836.79 TL para aldıkları davacıların maddi ve manevi zararlarının karşılandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden sigortalının 25.07.2002 tarihinde iş kazası sonucu öldüğü, işverence yaptırılan ferdi kaza sigortası tarafından 12.09.2002 tarihinde davacı eşe 20.459.17 TL, kızı … 30.688.76 TL, oğlu … 30.688.76 TL ödendiği ve davacı …’in kendisine asaleten çocuklarına velayeten işvereni ibra ettiğine ilişkin belge düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Dosyada mahkemece ferdi kaza sigortası poliçesi getirtilmediğinden yapılan 81.836.70 TL ödeme içinde manevi zarar karşılığı bir ödeme yapılıp yapılmadığı anlaşılmamaktadır.
Mahkemece alınan 05.03.2009 tarihli hesap raporunda kusura göre davacı eşin 69.777.72 TL., … 28.115.43 TL, … 17.571.75 TL gerçek maddi zararlarının bulunduğu bildirilmiş, bu miktarlardan SGK’ca bağlanan gelirin Temmuz 2009 tarihine kadar geçerli peşin sermaye değeri tenzil edildiğinde davacı eşin 28.956.61 TL, … 12.465.35 TL., Arif’in 3.327.16 TL karşılanmamış zararının kaldığı, davacı eşe sigortaca yapılan ödeme olan 20.459.17 TL düşüldüğünde davacı eşin halen karşılanmamış 8.500.44 TL maddi zararının bulunduğu görülmektedir.
Gerçek anlamda ödemeden söz edebilmek için tazmin edilecek miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunmaması koşuldur. Başka bir anlatımla ödemenin yapıldığı tarihteki verilerle hesaplanan maddi zarar ile ödenen miktar arasında açık oransızlığın bulunduğu durumlarda yapılan ödeme makbuz kabul edilebilir.
Yapılacak iş, öncelikle sigorta poliçesini getirterek manevi zararın poliçe kapsamında olup olmadığını tespit etmek, poliçe kapsamında ise sigorta şirketinden yapılan ödemenin ne kadarının manevi zarar karşılığı yapıldığını sormak, ödemenin yapıldığı 12.09.2002 tarihi gözönünde tutularak davacıların gerçek zararını uzman bilirkişi aracılığı ile saptamak SGK.’dan davacılara bağlanan gelirin 12.09.2002 tarihindeki peşin sermaye değerini sorup bulunan gerçek zarardan bu miktarı düşerek davacıların karşılanmamış maddi zararlarını belirlemek, bu miktar ile yapılan ödemeyi karşılaştırarak açık oransızlık bulunup bulunmadığını denetlemek, açık oransızlık yok ise şimdiki gibi maddi tazminat talebini reddetmek, açık oransızlık var ise ödemeyi “kısmi ifayı içeren makbuz” niteliğinde kabul etmek ve kısmi ödemenin önceki hesaba göre belirlenen maddi zararı karşılama oranını tespit ederek son verilere göre maddi zarar hesabını yeniden yaptırmak ve karşılanmayan maddi zararı ödemenin karşılama oranına göre indirmek suretiyle kalan miktara talep de gözetilerek hükmetmektir.
Manevi zarar yönünden ise; sigorta poliçesi manevi zararı da kapsıyor ise ve manevi zarar karşılığı davacılara bir ödeme yapılmış ise şimdiki gibi manevi tazminat isteminin reddine karar vermek, manevi zarar karşılığı bir ödeme yapılmamış ise uygun bir miktara hükmetmektir.
Mahkeme kararının bu gerekçe ile bozulması görüşünde olduğumdan Sayın Çoğunluğun bozma gerekçesine katılmıyorum.