YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/1239
KARAR NO : 2009/11186
KARAR TARİHİ : 16.07.2009
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacının iş kazası sonucu %3 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı olayda, davacının %4, davalı işverenin %60 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile sigortalıya verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez. Bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının fazla olduğu açıktır.
3-Öte yandan, mahkemece hükmüne esas alınan hesap raporunda, olay tarihinden itibaren maddi zarar hesaplandığı halde, dosyanın incelenmesinde davacıya yapılan geçici iş göremezlik ödeneğine ilişkin veriye rastlanılmadığı gerekçesiyle geçici iş göremezlik ödeneğinin hesaplanan maddi zarardan indirilmediği anlaşılmıştır.
Varılan bu sonuç ise hatalıdır. Gerçekten, iş kazası yada meslek hastalığı nedeniyle geçici iş göremezlik, kaza tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasa’nın 16. ve 89. maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre, iş kazası ya da meslek hastalığı sonucu iş göremez duruma düşen sigortalıya sağlık yardımları dışında iş kazasının olduğu ya da meslek hastalığı nedeniyle tedavisinin başladığı tarihten, tedavisinin bitimine kadar, geçici iş göremez duruma düştüğü her gün için 506 sayılı Yasa’nın 89. maddesindeki yöntemle yatarak ya da ayakta tedavi görmesine göre, bir ödenek verilir. Sigortalının iş göremezlik durumunun ödeneğin belirlenmesinde etkisi yoktur. Ancak kusur durumu ve zararın oluşumuna veya artmasına sigortalının katkısına göre %50’ye kadar geçici iş göremezlik ödeneği azaltılabilir. Sürekli iş göremezlik hali ise, iş kazası yada meslek hastalığı sonucu, sigortalının yapılan tüm tedavi ve tıbbi uğraşlara rağmen eski sağlığına kavuşamaması, beden gücünün bir bölümünü ya da tamamını kaybetmesi durumunda ortaya çıkar. Sürekli iş göremezlik nedeniyle meslekte kazanma güç kayıp oranı %10 ve üzerinde ise, Kurum tarafından sigortalıya bir gelir bağlanır. Bu gelir sigortalının tam ya da kısmi iş göremezlik durumuna göre belirlenir. Sigortalının kusuru (geçici iş göremezlikten farklı olarak) sürekli iş göremezlik gelirinin belirlenmesinde dikkate alınmaz.
Yukarıda açıklandığı üzere, geçici ve sürekli iş göremezlik devre zararlarının hesabı ayrı ilkelere tabidir. Geçici iş göremezlik devresinde sigortalının çalışamadığı dönemde yoksun kaldığı gelirin karşılanması; sürekli iş göremezlik halinde ise, iş kazası ya da meslek hastalığı nedeniyle çalışma gücünde meydana gelen eksilme sonucu gelir kaybı ya da yıpranmaya bağlı olarak ortaya çıkan zararın tazmini söz konusudur. Dolayısıyla, sürekli iş göremezlik nedeniyle tazminatın hesaplanmasında zararın başlangıç tarihinin olay tarihi olarak alınması halinde, haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için geçici iş göremezlik ödeneğinin hesaplanan maddi zarardan indirilmesi gerektiği açıktır.
Somut olayda, kesinleştiğine ilişkin şerh bulunmayan Kayseri 2. İş Mahkemesi’nin 25.03.2008 gün ve E:2005/353, K:2008/136 sayılı rücuan tazminat dosyasına ait onaysız karar fotokopisi içeriğinde, davacıya toplam 3.265,18.-YTL geçici iş göremezlik ödeneği ödendiği belirtilmiştir.
Yapılacak iş, Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan davacıya ödenen toplam geçici iş göremezlik ödeneği miktarını sormak, bildirilen miktarı belirlenen tazminattan düşmek ve sonucuna göre karar vermek ve ayrıca Borçlar Kanunu 47. ve Medeni Kanun’un 4. maddeleri ile 26.06.1966 gün ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilen ilkeler doğrultusunda manevi tazminat tayin etmekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcı ile temyiz başvurma harcının istek halinde davacıya iadesine, 16.07.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.