Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2009/12033 E. 2010/6725 K. 14.06.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/12033
KARAR NO : 2010/6725
KARAR TARİHİ : 14.06.2010

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine.
Davacının iş kazası sonucu % 3,2 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı olayda davacının %30, davalı işverenin % 70 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
B.K’nun 47. Maddesinde hakimin bedensel bütünlüğün bozulması halinde olayın özelliklerini göz önünde tutularak zarar görene adalete uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar vereceği öngörülmüştür. Bedensel bütünlük eş deyişle vücut bütünlüğü kavramının fizik bütünlük yanında ruhsal bütünlüğü ve sağlığı da kapsadığı tartışmasızdır. Olayın özelliklerinin neler olduğu 22.6.1966, 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklanmıştır. Bunlar her olayda değişebilir. Bu nedenle hakiminin kararında bu özellikleri objektif ölçülere göre göstermesi gerekir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına 7.000.00 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken 5.000.00 TL’sına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden H.U.M.K.’nun 438/7. maddesi uyarınca hüküm bozulmamalı düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrası tümüyle silinerek yerine;
“1-Davanın kısmen kabulü ile 7.000.00TL manevi tazminatın olay tarihi olan 29.4.2004 tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Asgari Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı üzerinden 840.00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden aynı tarifenin 10/2 maddesi uyarınca hesaplanan 840.00TL avukatlık ücretininde davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan 17.00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Alınması gereken 378.00 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 337.50 TL harcın düşümüyle kalan 40.50 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, davacı tarafından peşin yatırılan 337.50 TL nisbi harç ile 14.00 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 351.50 TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 14.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.