YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/11663
KARAR NO : 2010/9201
KARAR TARİHİ : 30.09.2010
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalı işveren nezdinde 1.8.1997-31.12.2005 tarihleri arası çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının 01.08.1997-31.12.2005 tarihleri arasında davalılardan işverene ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak geçen ve Kuruma kayıt ve tescil edilmeyen hizmetlerin tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, davacının, 01.01.2002-31.12.2005 döneminde bilirkişi raporunda belirtilen dönemlerde toplam 1050 gün süre ile davalı işyerinde asgari ücretle sigortalı işçi olarak çalıştığının tesbitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Anayasa’nın 141. maddesinde vurgulandığı ve HUMK’nun 388 ve 389. maddelerinde de açıklandığı üzere, mahkeme kararları iddia, savunma ve tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, ihtilaflı konular hakkındaki delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma sebepleri, sabit görülen vakıaların neler olduğu ve bunlardan çıkan sonuçlar ile hukuki sebepler gösterilerek gerekçeli biçimde yazılmalıdır.
Öte yandan, mahkeme kararlarındaki gerekçelerin hüküm fıkralarına uygun olması gerekir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.03.1963 gün ve E:1963/4-99, K:1963/37 sayılı Kararı). Oysa, gerekçe ile hüküm fıkrasının aykırı olduğu, temyize konu kararın incelenmesinden açıkça anlaşılmaktadır. Gerçekten, 21.05.2009 tarihli kararın gerekçe kısmında, dosyada bulunan kayıtların ve dinlenen tanıkların beyanlarının müştereken değerlendirilmesinden, davacının 01.01.2003-31.12.2003 döneminde davalı işyerinde aralıksız olarak çalıştığının sabit olduğu, bu hizmetlerin tesbitine karar vermek gerektiği, ancak kısa kararda sehven hizmet dönemi 01.01.2002-31.12.2005 yazıldığından ve kısa karara uygun gerekçeli karar yazmak zorunluluğu bulunduğundan aşağıdaki hükmün kurulduğu belirtilmiş, hüküm fıkrasında ise, davacının, 01.01.2002-31.12.2005 döneminde bilirkişi raporunda belirtilen dönemlerde toplam 1050 gün süre ile davalı işyerinde asgari ücretle sigortalı işçi olarak çalıştığının tesbitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Bu durumda, gerekçe ile hüküm fıkrası arasındaki bu çelişkinin giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gereği açıktır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazların kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacı ile davalılardan …’a iadesine, 30.09.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.