YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/11644
KARAR NO : 2010/9216
KARAR TARİHİ : 30.09.2010
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 15.6.2006- 28.2.2007 tarihleri arasında çalıştığının tesbitiyle, işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava davacının, davalıya ait işyerinde 15.06.2006-28.02.2007 tarihleri arasında geçen ve Kuruma kayıt ve tescil edilmeyen çalışmalarının tesbiti ve işçilik alacakları istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının 18.06.2006-28.02.2007 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde çalışmış olduğunun tesbitine ve kararda yazılı işçilik alacaklarının davalı … Pet. Turz. İnş. San. ve Tic. A.Ş.’den tahsiline karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının davalıya ait restaurant işyerinde garson olarak çalıştığı iddiasıyla ilgili olarak 13.01.2007-28.02.2007 tarihleri arasında Kuruma bildirim yapıldığı, davalıya ait işyerinin 16.12.2006 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı, işyeri kayıtlarının işveren tarafından ibraz edilmediği, davacının şikayeti üzerine yapılan teftiş sonucu düzenlenen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın 31.07.2007 gün ve 104 sayılı raporunda, davacının Kuruma bildirildiği gibi 13.01.2007-28.02.2007 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde çalıştığı, işyeri faaliyet başlangıcı ile ilgili olarak satış belgelerine göre 08.06.2006 tarihinden itibaren ödeme kaydedici cihaz kullanılmaya başlandığı, işyerinin bu tarihten itibaren faaliyette olduğu ve işçi çalıştırıldığı anlaşılmasına karşın, 2007/Ocak ayından itibaren sigortalı işçi çalıştırıldığı, yani işçilerin 2007 Ocak ayından önce sigorta işlemleri yapılmadığı, ancak, bu işçinin, sigorta kayıtlarında belirtilenden önceki tarihlerde fiilen çalıştığı yönünde kanıt olmadığından, sigorta ve hizmet tesbitine dayalı diğer işçilik alacağı iddiaları için yapılacak işlem olmadığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, ifadeleri hükme dayanak alınan tanıklar davacı ile birlikte çalışan ve kayıtlara geçmiş kişiler olmadığı gibi, komşu işyerlerinin kayıtlarına geçmiş kimseler de değildir. Ayrıca, davacı tanıkları, aynı işveren aleyhine açılan başka hizmet tesbitine ilişkin davalarda davacı sıfatını taşımaktadırlar. Bu bakımdan tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut olaylara dayanmamakta, soyut düzeyde kalmaktadır.
Bu tür hizmet tesbitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi icap ettiği dairemizin giderek Yargıtay’ın içtihadı gereğidir. Somut olayda, davacının tesbitini istediği dönemde işyerinin 506 sayılı Yasa kapsamına alınmadığı, dolayısıyla davacı ile birlikte çalışan bordro tanığı olmadığı dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, davanın nitelikçe kamu düzenine ilişkin olduğu işyerinin 8.6.2006 tarihinden itibaren faaliyette bulunduğuda göz önünde tutularak, davacının tesbitini istediği tarihlerde çalıştığını iddia ettiği işyerine komşu olan işyerlerini belediye, emniyet veya jandarma vasıtasıyla saptamak, saptanan bu işyerlerinin kayıtlarına geçmiş kişilerin, başka bir anlatımla, Sosyal Güvenlik Kurumu’nda kayıtları olan komşu işyeri sahiplerinin veya çalışanlarının bilgilerine başvurulmak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.09.1999 gün 1999/21-510-527, 30.06.1999 gün 1999/21-549-555, 05.02.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 03.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 01.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı işverenin işçilik alacaklarına ilişkin hükme yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalı işverene iadesine, 30.09.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.