YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/11212
KARAR NO : 2010/1807
KARAR TARİHİ : 23.02.2010
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle, 575.657.98 TL maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılardan … Yapı San. Tic. A.Ş’den alınarak davacılara verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davacı ile davalılardan … Yapı San. Tic. A.Ş. vekillerince istenilmesi ve davalılardan … Yapı San. Tic. A.Ş. vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 23.02.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalılardan … Yapı San. Tic. A.Ş. vekili Avuka……İstanbul ….. San. A.Ş. vekili Avukat ….ile karşı taraf vekili Avukat … geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıda karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava 21.11.2006 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu 34 yaşında ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davalılardan İstanbul Mensucat AŞ’ne yönelik davanın husumet nedeniyle reddine, diğer davalı … Yapı Üretim Merkezi San. Tic. AŞ’ne yönelik dava bakımından ise davacıların maddi ve manevi tazminat istemlerinin kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davacılar ile davalılardan … Yapı Üretim Merkezi San. Tic. AŞ tarafından temyiz edilmiştir.
Yerel Mahkemece maddi tazminatın hesaplanması ile manevi tazminatların takdirinde ve davanın husumet nedeniyle reddinden dolayı İstanbul Mensucat AŞ yararına avukatlık ücretinin belirlenmesinde yanılgıya düşüldüğü, maddi ve manevi tazminatlarla İstanbul Mensucat AŞ yararına avukatlık ücretinin fazla takdir edildiği anlaşılmaktadır.
Davacıların eşi ve babaları olan sigortalı ….’ın öldüğü iş kazasında sigortalının kusurunun bulunmadığı, davalı işveren … Yapı Üretim Merkezi San. Tic. AŞ’nin ise % 100 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez.
Bu ilkeler gözetildiğinde davacı eş yararına hükmolunan 75.000,00-TL ve çocuklardan her biri yararına hükmolunan 50.000,00’er TL manevi tazminatın fazla olduğu ortadadır.
Maddi tazminata gelince; Pasif devre zararının asgari ücretle yapılması gerektiği Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır. Mahkemece hükme esas alınan 21.05.2009 tarihli hesap bilirkişi raporunda hak sahiplerinin pasif devre zararı hesaplanırken asgari ücretin esas alınması yerindedir. Ancak anılan raporda ücretin netleştirilmesi sırasında asgari geçim indiriminin dikkate alınması hatalı olmuştur.
Gerçekten 01.01.2008 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5615 sayılı yasanın 2.maddesiyle değişik 193 sayılı gelir vergisi kanununun Asgari geçim indirimi başlıklı 32.maddesine göre “Ücretin gerçek usûlde vergilendirilmesinde asgarî geçim indirimi uygulanır. Asgarî geçim indirimi; ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgarî ücretin yıllık brüt tutarının; mükellefin kendisi için % 50’si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10’u, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere; ilk iki çocuk için % 7,5 diğer çocuklar için % 5’idir. Gelirin kısmî döneme ait olması halinde, ay kesirleri tam ay sayılmak suretiyle bu süreye isabet eden indirim tutarları esas alınır. Asgarî geçim indirimi, bu fıkraya göre belirlenen tutar ile 103 üncü maddedeki Gelir Vergisi Tarifesinin birinci gelir dilimine uygulanan oranın çarpılmasıyla bulunan tutarın, hesaplanan vergiden mahsup edilmesi suretiyle uygulanır.
Mahsup edilecek kısmın fazla olması halinde iade yapılmaz.” Öte yandan, pasif devre de herhangi bir işte çalışılmasa bile, sigortalının salt yaşamsal faaliyetlerini sürdürmesinin ekonomik bir değer taşıması nedeniyle bundan yoksun kalan hak sahipleri bakımından bir zarar oluşacağı ve bu zararın karşılanması amacıyla pasif devre zararının hesaplanması gerektiği, bu zararın hesaplanması sırasında esas alınması gereken ücretin asgari ücret olduğu Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir. Diğer bir deyişle pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan asgari ücret, bir çalışmanın karşılığı değil ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığıdır. Hal böyle olunca da ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı pasif devre zararının hesaplanması sırasında dikkate alınamayacağı açık ve seçiktir. Hal böyle olunca da asgari geçim indiriminin dikkate alınmak suretiyle belirlenen ücretle hak sahiplerinin zararlarının hesaplanmasının isabetsiz olduğu açıktır.
Davanın reddolunan bölümü nedeniyle davacılar aleyhine hükmolunan avukatlık ücretine gelince: Davalılardan İstanbul Mensucat AŞ’ne yönelik davanın husumet nedeniyle reddine ve davalı yararına dava konusu değer üzerinden nispi avukatlık ücretine karar verilmiştir. Öte yandan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7/2 maddesine göre “Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur.” Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı avukatlık ücreti ise maktu ücrettir. Bu duruma göre davalı …Ş yararına maktu avukatlık ücretini aşar biçimde avukatlık ücreti takdiri hatalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı ile davalı … Yapı Üretim Merkezi San. Tic. AŞ’nin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davacı ile davalılardan … Yapı San. Tic. A.Ş. yararına takdir edilen 750.00 TL. duruşma Avukatlık parasının karşılıklı olarak birbirlerine yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 23.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.