Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2009/10855 E. 2010/11909 K. 02.12.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/10855
KARAR NO : 2010/11909
KARAR TARİHİ : 02.12.2010

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, kesilen yaşlılık aylığının 1.11.2007 tarihinden itibaren yeniden bağlanması gerektiğinin tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının kesilen yaşlılık aylığının tahsis talep tarihi olan 16.10.2007 tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasanın 63. maddesi hükümleri gözetilerek 506 sayılı Yasanın 4447 sayılı Yasa ile değişik 61. maddesinin öngördüğü usul ve esaslar dahilinde tahsis talep tarihini takip eden aybaşı olan 1.11.2007 tarihinden itibaren yeniden bağlanması gerektiğinin tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin kabulüyle, davacının kesilen yaşlılık aylığının 506 sayılı Yasanın 63. maddesinin (A) fıkrasının 5698 sayılı Yasa ile değiştirilmeden önce yürürlükte bulunan hükümleri uyarınca yollamada bulunduğu 61. maddesinin 4447 sayılı Yasa ile değişik hükümleri uyarınca hesaplanıp bağlanması gerektiğinin tesbitine, aksi yöndeki davalı Kurum işleminin iptaline karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden serbest avukat olup, 506 sayılı Yasanın 86. maddesi gereğine topluluk sigortasına tabi sigortalı olan davacının 30.12.1994 tarihli tahsis talebi üzerine 1.1.1995 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlandığı ve serbest avukat olarak çalışmaya devam ettiği, 8.10.2007 tarihinde mensubu olduğu … dilekçe vererek yaşlılık aylığının kesilip topluluk sigortasına tabi sigortalı olarak çalışmaya devam edeceğini bildirmesi üzerine … Baro Başkanlığınca Kuruma yazı yazılarak davacının yaşlılık aylığının kesilerek en üst göstergeden topluluk sigortası işlemlerinin yapılmasının istendiği, davalı Kurumca önce davacının yaşlılık aylığının kesilerek 8.10.2007-16.10.2007 tarihleri arasındaki 9 günlük topluluk sigortası primlerinin 16.10.2007 tarihinde tahsil edildiği, davacının 16.10.2007 tarihi itibariyle yeniden yaşlılık aylığı bağlanması için talepte bulunması üzerine bu talebi reddedilerek davacıdan 1.10.1999 tarihinden itibaren hataen sosyal güvenlik destek primi kesilmediği farkedilerek, 21.10.2007-20.2.2008 tarihleri arasında ödenmeyen yaşlılık aylıklarının davacının 6.758,22 TL sosyal güvenlik destek primi borcuna mahsup edilerek, Mart 2008 tarihinden itibaren önceden bağladığı yaşlılık aylığını ödemeye devam edip, bu aylıktan kalan sosyal güvenlik destek primi borcu nedeniyle 1/4 oranında kesinti yapıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, yaşlılık aylığı alan davacının yaşlılık aylığını kestirerek yeniden 506 sayılı Yasanın 86. maddesi gereğince topluluk sigortasına tabi olarak serbest avukat olarak çalışıp çalışamayacağı noktasındadır.
Davanın yasal dayanağı olan 1136 sayılı Avukatlık Yasasının 188. ile 506 sayılı Yasanın 63/B-2. maddesi olup, 1136 sayılı Yasanın 188. maddesinde emekliliğe tabi bir görevde çalışmakta olanlar, 506 sayılı Yasa kapsamına girenler (isteğe bağlı sigortalılıkta dahil olmak üzere) geçici 2. maddedeki borçlanma hakkından faydalananlar ile T.C. Emekli Sandığından veya 506 sayılı Yasaya göre emeklilik veya malulluk aylığı alanlar ve aynı Kanunun Geçici 20. maddesindeki şartlara uygun olarak faaliyette bulunan sandıklara tabi bulunan veya bu sandıklardan faydalanmış olanların Avukatlık Yasasının 186. maddesi uyarınca topluluk sigortasına giremeyeceği, 506 sayılı Yasanın 63/B-2 maddesinde ise bu Kanuna göre yaşlılık aylığı almakta iken serbest avukat veya noter olarak çalışmalarını sürdürenlerin, sosyal yardım zammı dahil almakta oldukları aylıklarından % 15 oranında sosyal güvenlik destek primi kesileceği bildirilmiştir.
Bu yasal düzenlemeler karşısın da 506 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığı tahsis edilen serbest çalışan avukatların, tahsisten sonra geçen çalışmaları nedeniyle topluluk sigortasına dahil edilmesi mümkün değildir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 2.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.