Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2009/10443 E. 2010/7246 K. 21.06.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/10443
KARAR NO : 2010/7246
KARAR TARİHİ : 21.06.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Davacı, 1.7.1987 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalı çalışmaları dışında kalan sürede tarım … sigortalısı olduğunun ve 30.10.2007 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Davacı, 01.07.1987 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa kapsamındaki zorunlu sigortalı çalışmaları dışında kalan sürede Tarım … sigortalısı olduğunun tesbiti ile 30.10.2007 tarihi itibari ile olmadığı takdirde dava tarihi itibari ile emekli aylığına ve emeklilikten doğan diğer haklarına yasal faizi ile birlikte hak kazandığının tespitini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının 06.09.2001-22.06.2005 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa kapsamında çalışmaları dışında Tarım … sigortalı olduğunun tespitine, yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kimlerin Tarım … sigortalısı sayılacakları 2926 sayılı Yasa’nın 2. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, “kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan Sosyal Güvenlik Kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın 3. maddesinin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyetlerde bulunanların bu kanuna göre sigortalı sayılacakları” kabul edilmiştir. Öte yandan, 2926 sayılı Yasa’nın 6/b maddesi hükmüne göre, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tabi bir işte çalışanların, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren sigortalılıkları sona erer.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının 01.08.1987 tarihinde 2926 sayılı Yasa gereğince Tarım … sigortalısı olarak re’sen tescil edildiği, davacının Tarım … sigortalılığı ile çakışan 01.07.1987-03.07.1998 tarihleri arasında 1987 yılında 111 gün, 1988 yılında 68 gün, 1995 yılında 293 gün, 1996 yılında 121 gün, 1998 yılında 33 gün 506 sayılı Yasa’ya tabi çalışmalarının bulunduğu, davalı Kurum tarafından bu durumun öğrenilmesi üzerine davacının tescil tarihi olan 01.08.1987 tarihinde terkin edilerek bu tarihten sonraki sigortalılığının iptal edildiği, davacının 09.06.2006 tarihinde prim ödediği, bu prim ödemesine göre 01.06.2006 tarihinden itibaren Tarım … sigortalılığının tekrar başlatılıp devam ettiği tapulu zirai taşınmazı bulunmadığı 06.09.2001-20.06.2005 tarihleri arasında ve 12.06.2006 tarihinde başlayıp devam eden Ziraat Odası kaydının bulunduğu, Tarım Kredi Koop ve Pancar Ekiciler Koop. kaydının bulunmadığı, davacı vekilinin temyiz aşamasında gönderdiği makbuzlara göre davacının 19.12.1983 tarihinde Gerze Ziraat Odası’na 53 sicil nolu üye aidatı ve giriş ücreti olarak toplam 550. TL ödediği anlaşılmaktadır.
Gerçekten Tarım … sigortası kapsamında kesintisiz tarımsal faaliyetin bulunduğunun anlaşıldığı hallerde, 506 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmaların 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı tümden sona erdirmeyeceği, 2926 sayılı Yasanın 36 ve 10.maddesindeki şartlarında gerçekleşmesi halinde 506 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmalar dışında kalan süreler bakımından Tarım … sigortalısı olunduğunun kabulünün gerekeceği, 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaların uzun süreli olduğu hallerde ise tarımsal faaliyetin kesintiye uğradığının ve SSK’lı çalışmanın sona ermesinden sonra 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın yeniden başlatılabilmesi için doğrudan prim yatırılması veya aynı yasanın 36.maddesine göre ürün bedelinden tevkifat yapılması yoluyla yeniden kayıt ve tescil yolundaki iradenin ortaya konulması gerektiği Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.02.2007 gün ve E:2007/21-73, K:2007/71; 11.07.2007 gün ve E:2007/21-543, K:2007/541 sayılı kararları).
Davacının tesbitini istediği tarihler arasındaki 506 sayılı Yasa’ya tabi çalışmaları kısa süreli çalışma niteliğindedir. Ancak 506 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmaları sona erdikten sonra tarımsal faaliyetinin devam ettiğini kanıtlayan taşınmaz bulunmadığı gibi, 09.6.2006 tarihinden önce prim ödemesi bulunmadığı için 06.09.2001 tarihinde başlayan ziraat odası kaydı nedeni ile 6.09.2001 tarihinden itibaren Tarım … sigortalılığının tespitine karar verilmesi doğru değildir. Ancak davacı vekili tarafından ibraz edilen makbuza göre Gerze Ziraat Odası’na 53 sicil no ile 19.12.1983 tarihinden itibaren üye olduğunun anlaşılması halinde tarımsal faaliyetinin kısa süreli 506 sayılı yasa kapsamında çalışmalarının sona ermesinden sonra da devam ettiği anlaşılacağından, Kısa süreli 506 sayılı yasaya tabi çalışmaları dışlanarak 01.08.1987 tarihinden itibaren Tarım … sigortalı olduğuna karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Yapılacak İş; Gerze Ziraat Odası’ndan dosyada bulunan 19.12.1983 tarih ve 3932 nolu tahsilat makbuzu da eklenerek 53 sicil nolu üyeye ait kayıt ve bilgileri istemek, gelen cevaba göre davacının ziraat Odası üyeliğinin 19.12.1983 tarihinden itibaren başladığının ve devam ettiğinin anlaşılması halinde davacı temyizi bulunmaması nedeni ile davalı yararına kazanılmış usuli hakkı da gözeterek şimdiki gibi tespit kararı vermek, davacının ziraat odası üyeliğinin 06.09.2001 tarihinde başladığının anlaşılması halinde ise davacının 506 sayılı Yasa kapsamında çalışmalarının sona erdiği tarihten sonra tarımsal faaliyetinin, ziraat odası üyeliğinin başladığı 06.09.2001 tarihine kadarki dönemde ısbat edilemediğinden, prim ödemesi ve başvurusu da bulunmaması nedeni ile tek başına ziraat odası üyeliğinin sigortalılığın başlaması için yeterli olmadığı, bu nedenle prim ödediği 09.06.2006 tarihinden itibaren Tarım … sigortalılığının başlaması gerekeceğinden istemin reddine karar vermekten ibarettir
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın eksik araştırma ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde istemin kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.