YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/9974
KARAR NO : 2009/6242
KARAR TARİHİ : 04.05.2009
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davacı (3.Kişi) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar vermiştir.Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Davacı üçüncü kişi, Kadıköy 3. İcra Müdürlüğü’nün 2007/15278 Esas sayılı dosyasından davalı alacaklı …’nun Kadıköy 2. İş Mahkemesi’nin 2007/1327 Esas sayılı dosyasından açmış olduğu işçilik alacağı davasında mahkemece verilen ihtiyati haciz kararının infazı sırasında kendilerine ait malların haczedildiğini ileri sürerek bu mallar üzerindeki istihkak iddiasının kabulünü istemiştir.
Mahkemece, ihtiyati haciz kararının niteliği itibarıyla borçlunun malları üzerine geçici bir tedbir uygulanmasına yönelik olup, bu mallar hakkında İcra ve İflas Kanunu’nun 96. maddesine göre istihkak iddiasında bulunmasının mümkün olmadığı, genel mahkemelerde istihkak davası açmak suretiyle hakkını araması gerekçesi ile istihkak iddiasına yönelik istemlerinin reddine karar verilmiştir.
Alacaklı tarafından Kadıköy 2. İş Mahkemesi’nin 2007/1327 Esas sayılı dosyasında borçlu aleyhine açılan işçilik alacağı davasının yargılaması sırasında, 28.12.2007 tarihli karar ile alacaklının tedbir isteğinin ihtiyati haciz niteliği ile kabulüne, davalı borçlunun (işverenin) menkul ve gayrimenkulleri üzerine dava sonuna kadar geçerli olmak üzere dava değeri 10.282,00.-TL tutarında ihtiyati haciz konulmasına karar verilmiş ve bu karar Kadıköy 3. İcra Müdürlüğü’nün 2007/15278 Esas sayılı dosyası ile infaz edilmiştir.
İhtiyati haciz, kural olarak, alacağın tahsili amacıyla yapılan girişimlerin semere vermesini sağlayan ve diğer hacizlere kendiliğinden katılma olanağı veren bir önlem (tedbir) olmakla beraber, bundan alacağın teminat altına alınması amaçlanmıştır.
İhtiyati tedbirin konusu, muvazaalı olan şey olmasına karşın, ihtiyati haczin konusu daima bir alacaktır. Diğer bir deyimle, konusu alacak olan ve bir önlem (tedbir) olarak ihtiyati haczi gerektiren uyuşmazlıklarda, belli bir mal ya da aidiyeti yönünden uyuşulmayan bir hak mevcut değildir, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz yollarının biri takip hukukunda, diğerinin yargı kuralları içinde yer almasını sağlayan 1424 sayılı Yasa değişikliği, bu nitelendirmenin sonucunu vurgulamaktadır.
Öte yandan, İcra ve İflas Kanunu’nun 261/2. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararları, aynı Yasa’nın 79-99. maddeleri arasında yer alan haczin ne suretle yapılacağına dair hükümleri dairesinde icra edilmeleri gerekir. Anılan maddeler kapsamında istihkak davaları ve bununla ilgili hükümler yer aldığından, ihtiyati haczin uygulanmasına bağlı istihkak davalarının icra mahkemelerinde ve bu davalara özgü usul kuralları çerçevesinde çözümlenmesi gerekir.
Bu açıdan HUMK.’nun 512. maddesinde yer alan “üçüncü şahıs, mahcuz veya merhun eşyanın kendisine ait olduğu veya bunların kendisine rehin edildiği hakkındaki davasını eşyanın bulunduğu veyahut haczin vazolunduğu mahal mahkemesinde ikame edebilir.” yolundaki hüküm, 538 sayılı Yasa ile değişik İcra ve İflas Kanunu’nun 97/6. maddesi ile sonradan değiştirilmiş ve bu gibi davalara icra mahkemelerinde bakılacağı öngörülmüştür.
Şu hususu da belirtmelidir ki, gerek istihkak iddialarında ve buna yapılacak itirazlarda, gerekse istihkak davalarına ait hükümlerde ihtiyati haciz ya da icrai haciz bakımından bir ayırım yapılmış değildir. Böyle olunca haczin ihtiyati haciz ya da icrai haciz bakımından bir ayırım yapılmış değildir. Böyle olunca haczin ihtiyati veya icrai olması, istihkak davasının çözümünde görev yönünden herhangi bir fark doğurmaz. Esasen, İcra ve İflas Kanunu’nun 161. maddesinin son fıkrası hükmünden, ihtiyati hacizde de, istihkak prosedürünün icrai hacizde olduğu gibi yürütüleceği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, istihkak davasında icra mahkemesi görevli olduğundan, işin esasına girilerek, taraf kanıtları toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ret kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı üçüncü kişinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 04.05.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.