YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/9706
KARAR NO : 2009/6841
KARAR TARİHİ : 14.05.2009
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı,7.11.1989 tarihinden itibaren … sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının 7.11.1989 tarihinden itibaren kesintisiz olarak 1479 sayılı Yasa’ya tabi … sigortalısı olduğunun tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulü ile davacının 7.11.1989 tarihinden itibaren kesintisiz olarak 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olduğunun tesbitine karar verilmiştir
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren, 1479 sayılı yasanın 24. maddesi ilk şekliyle, sigortalılığın oluşumu için, kendi ad ve hesabına bağımsız çalışma olgusunun gerçekleşmesi yanında, ayrıca, kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu da aramıştır. Bu kuruluşlara kayıt tarihi ise, sigortalılığın başlangıcı yönünden, yasal karine kabul edilmiştir. 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı yasa, …’lu olabilme yönünden, söz konusu 24. maddenin öngördüğü meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu kaldırmış, sadece yasanın temel ilkesi olan kendi ad ve hesabına çalışma koşulunun gerçekleşmesi durumunda, sigortalılığın oluşacağını yeterli görmüştür. Buna karşın, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı yasa bağımsız çalışanların sigortalı olabilmeleri yönünden vergi yükümlülüğünü öngörmüş, vergiden muaf olanların da kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olmaları durumunda yine sigortalı sayılacaklarını kabul etmiştir. Nihayet, 22.03.1985 yürürlük tarihli 3165 sayılı yasa, sigortalılığa karine yönünden vergi kaydının, bu kaydın bulunmaması veya vergiden muaf olunması halinde, esnaf ve sanatkar sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kayıtlarının esas alınacağını belirlemiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden , davacının 7.11.1989 tarihinde kuruma verilen giriş bildirgesine istinaden 7.11.1989 tarihi itibariyle … sigortalısı olarak kayıt ve tescilinin yapıldığı, davacının tescil tarihinde oda kaydının bulunmaması üzerine pirim ödemeleri dikkate alınarak 7.11.1989-31.1.1990 tarihleri arasında ve vergi kaydını başlamasına göre de 3.11.1992 tarihinden itibaren devam eder şekilde sigortalı kabul edildiği, 3.11.1992-26.12.1997 tarihleri arasında ve 10.12.1998 tarihinden beri vergi kaydının, 12.11.1992 tarihinden beri de oda kaydının bulunduğu, sicil kaydının olmadığı, 23.1.2008 tarihli hesap ekstresine göre 7.11.1989- 27.8.1990 tarihleri arasında düzensiz pirim ödemelerinden sonra 29.5.2006 tarihinden itibaren prim ödemelerine devam ettiği,anlaşılmaktadır.
Somut olayda davacının 7.11.1989- 3.11.1992 tarihleri arasında hiçbir kaydının olmadığı uyuşmazlığın davacının Kurumca sigortalı olarak kabul edilmediği 1.2.1990-2.11.1992 tarihleri arasında sigortalı olup olmadığı noktasında toplandığı görülmektedir. Sigortalılık tescil işlemi yapıldığı tarihte yürürlükte olan 3165 sayılı Yasa’ya göre davacının uyuşmazlık döneminde sigortalı sayılmasını gerektirecek hiçbir kaydı bulunmadığı halde mahkemece istemin kabulüne karar verilerek sonuca gidildiği görülmektedir.
Yapılacak iş, davacının uyuşmazlık dönemi için Bağ Kur sigortalılığına esas olabilecek 3165 sayılı Yasa’da belirtilen kayıtları varsa getirtmek ve 1.2.1990-2.11.1992 tarihleri arası için prim ödeyip ödemediği varsa ödediği primlerin miktarı ve geriye doğru uyuşmazlık konusu dönemi de kapsayıp kapsamadığının başka bir deyişle, ne kadar sürenin primi olabileceğinin kurumdan sorularak, sonucuna göre değerlendirme yapılmak, daha açık bir anlatımla, eğer davalı kurum geçmişe yönelik (uyuşmazlık konusu dönemi de kapsar şekilde) prim tahsil etmiş ve uzun süre bu primleri kullanmış ise, daha sonra davacının sigortalılığının iptal edilmesi Medeni Kanun’un 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacağından, uyuşmazlık döneminde primlerin kapsadığı süreler yönünden davanın kabulüne; geçmişe yönelik prim tahsil edilmediği, edilmiş olsa dahi kurum tarafından uzun süre bu primlerin kullanılmadığının saptanması halinde ise davanın reddine karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14.5.2009 gününde oy birliği ile karar verildi.